7 Şubat 2019 Perşembe

Fener

Fırtınalı, dalgalı denizlerin ortasında karanlık gecelerin bir yerinde çalkalanırken gemi, uzakta yanıp sönen cılız ışık yolculara umut olur. 
Eğer o sulardan daha önce de geçen bir denizci varsa gemide, der ki "o deniz feneridir." O deniz feneri karanın yakın olduğunu ancak yaklaşılması halinde kayalıkların bulunduğunu dikkatli olunması gerektiğini anlatır denizdekilere...

Hepimizin bildiği gibi deniz feneri uzak denizlerden görülebilecek yüksekçe beyaz bir kulenin üstünde geceleri ya da karanlık sisli günlerde yanan bir ışık kaynağıdır. Fenerin hemen yakınında  ailesiyle  yaşayan bir kişi görevlidir.

Görevli kişi, orada kıyıya inşa edilmiş deniz feneri mevcut olduğu zamanlar boyunca nice fırtınalarda nice gemilere nice bin yolcu ve tayfaya yaktığı ışıkla karayı belli ederek hayatlarını kurtarmış ya da hayatlarını kolaylaştırmıştır.

Fener; kara ile denizin birleştiği en keskin en tehlikeli noktadadır. Daha önce yaşanan acı tecrübeler sonucunda denizlerden geçenlerin sarp keskin kıyılara gelmemesi için, rotalarını daha düzgün bulabilmeleri için,  özellikle ve en önemlisi morali azalmış insanlara moral vermek için inşa edilmiştir.
Kısaca tehlikeye uyarmak (ikaz etmek), yol göstermek, moral vermek için yapılmıştır.

İnsanoğlunun hayatının bir çok noktasında da tehlikeye düştüğü anlar vardır. Bazen araç kullanırken rastlarız. Tehlike uyarı levhası olarak adlandırılırlar. Levhayı görünce belirtilen tehlikeye dikkat ederek araç kullanılır. 

Bazen yanlış davranışlarda bulunanları uyarır çevresindekiler. 
Yine bazen fareli köyün kavalcısı hikayesinde olduğu gibi bir kavalcı çıkar ortaya. Köyden fareleri uzaklara götürerek yararlı iş yapan o kavalcı gibi değil de. 
Yoluna yordamında hayatına devam eden insanları çaldığı kavalıyla çeker alır götürür yokoluşun uçurumlarına atar. Ve insanların bir kısmı önlerinde uçurumdan aşağıya düşen insanların feryatlarını, kavalın tatlı nağmeleri arasında duymaz olurlar ve sonunda onlarda yavaş yavaş yaklaştıkları yokoluşa giden uçurumda bulurlar kendilerini.
İlerlerken kavalcının yakınlarında yolun sonunun uçurum olduğunu hatırlartmaya çalışan -kıyıdaki deniz feneri gibi- uçurumun kıyısında bazı kişiler görürler, durun gitmeyin diyen. Dinlemeyip devam ederler.
Bu yüzden her tatlı çalan kavalın ardından gidenler gibi olmamalı etrafı inceleyerek ve bu gidişin sonunun nereye olduğunu idrak etmelidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...