19 Şubat 2020 Çarşamba

Basit

Uzun yazıları okuyanlar azaldı. Kısa, yalın, basit yazılar revaçta bu günlerde. insanlar çok meşgul, düşünmeye okumaya zamanları yok. Ya da çiçeklerden toz toplayan arı misali her kaynaktan gelen nice bilgiler kafalarını meşgul ediyor.
Uzun okuyan pek fazla yok. Kısa, slogan gibi yazılarla düşünüp bilgilenmeye çalışıyorlar.  Az da olsa kitabın karşısına oturup ciddiyetle okuduğunu anlamaya ve öğrendiklerini muhakeme mukayese etmeye uğraşanlar var.  (09 Ekim 2019)

11 Şubat 2020 Salı

Rota

İşlerin kendi istediği istikamete doğru yönlenmesi için önceki yıllarda gayret ederdi. Hayat denizinde kendi sandalının küreklerini hedefe doğru habire çekerdi. Ve istenilen hedefe de ulaştırırdı. Ancak son zamanlarda  kürekleri tutuyor ve çekiyor görünse de sandalı ilerletemediğini, eski kuvvette çekemediğini de farkediyordu. Artık ailesinin de bulunduğu bu sandalı, sadece yakıtını kendisinin temin ettiğini, dümeni öylesine eğreti tuttuğunu, sandalı akıntıyla ya da ailenin diğer üyelerinin ellerindeki kendi kürekleriyle yönlendirdiklerini gözlüyordu. Kısaca yükseğe çıkan yolcu uçağının rotasını ayarladıktan sonra otomatik pilota bağlanması gibi herşeyi kendi haline bırakmıştı sanki. Aile fertleri ortak hedeflere doğru ortak rotayı belirleyerek ilerliyorlardı. Bu durumdan gitgide memnun olmaya başladığını hissetti. Çünkü düşünmüyor endişelenmiyordu. Sandaldakilerin kendi akıl ve idrakleri vardı. Ve artık inisiyatifi onlara bırakmanın sırası gelmişti. Diye düşünüyordu.
O her zamanki gibi her sabah kalkıyor giyiniyor, içine okumak istediği kitabı da özenle yerleştirdiği öğle yemeği çantasını eline alıyor ve adım adım işyerine doğru gidiyor. Ve akşam üzeri de yine aynı yollardan, elinde boş yemek çantası olduğu halde, başı önünde düşüne düşüne eve geliyordu.
Evde sürekli oturduğu koltuğa oturmadan evvel üzerini değiştiriyor. Koltuğa oturunca önce biraz kitaplara bakıyor. İçerden gelen bir ses üzerine mutfağa gidiyor. Geri döndüğünde kapının tam karşısındaki duvarda kendisine bakıp duran saati görünce, kitaba olan ilgisini kaybederek haber saati yaklaştığı için televizyona yöneliyordu.
Ama her ihtimale karşı, merak edip okumak isteği depreşirse diye, koltuğun duvar tarafındaki çıkıntısının üzerinde okumak istediği kitap -emre amade bir er misali- yüzünü dönüp eli uzatmasını bekliyordu.

Edremit

Sabah işe gelmek amacıyla evden çıktığında saatine baktı.Mesaiye geç kaldığını farketti.Cep telefonundan arkadaşlarına geç geleceğini, yolda olduğunu bildirmek için mesaj çekmeye yeltendi. Büroya kendisinden önce uğrama ihtimali olan,  böylece geç  geldiğini de öğrenebilecek  bölüm sorumlusu kendisini sorduğunda iş arkadaşlarının onun adına vereceği cevabı da yazıvermişti; "soranlara selam olsun."   
Yolda her nedense diğer günlerdeki gibi etrafını gözleyerek yürümediğini, önüne bakarak dalgın dalgın yürüdüğünü  anlayınca, aklına kayınpederi geldi. 
...
O da camiden eve gelirken veya herhangibir yere giderken yanından geçenleri farketmezdi. Sadece önüne bakardı. Çevresindekilerin ne olduğuna, kim olduğuna hiç dikkat etmezdi. Onu gören ahbap ve tanıdıkları  seslenirse ve sesi de  duyarsa durup ilgilenirdi. Yoksa gideceği yere kadar başı önünde ilerlerdi.
Neden böyle oldu diye düşündü.
Evin ilk çocuğu, çocukluğu Kalemli de geçmiş. On yaşlarında Manisa'ya göçmüşler. Dedesi, Babası ve Amcası Yenicami'de bir işyeri açarak eski meslekleri olan mandracılığa devam etmişler. Uzun yıllar bahar aylarında süt  zamanı köylere gidip mandra işletmişler. Peynir yapmışlar. Şehirde halk çoğunlukla mandradan yoğurt aldığından Yenicamide lakapları yoğurtçular olarak kalmış. O ise ilkokul sonrasında hafızlık yapması için Kur'an kursuna gönderilmiş. Hafız Emin Efendi isimli  Yenicami'de talebe okutan ders veren bir Hocadan ders alırken, hocası Edremit'te zorunlu ikamete tabi tutulunca, hafızlık eğitimine devam etmek için bir arkadaşı ile Edremit'e gitmiş. Ancak mide kanaması geçirince geri dönmüş. Arkadaşı devam etmiş ve geri dönerek şehirde tanınmış ve etkili bir imam olarak emekli olmuş. O ise sağlık sebebiyle devam edememiş. Bu gelişmelerde acaba mide rahatsızlığından başka kulağındaki duyma eksikliğinin etkisi de var mıydı? 
Bu arada Yenicamideki mandrada da işler iyi gitmememeye başlamış. Dede rahmetli olunca işler sarpa sarmış. Mandra borçları çevirememeye başlamış ve iflas etmişler. Alacaklıların  bir kısım alacağı ödenememiş. Borçlar kalmış.  Kendisi askerlik sonrasında Maltada yoğurt imalathanesi açmış. Yoğurtçuluk yapmış.  O iş de yürümeyince stadyum karşısındaki küçük sanayi sitesinde bir pulluk imalatçısının bürosunda hesap kitap takibine başlamış. Ardından Safir Tekstil şirketine alım tedarik işleri için eleman aranırken bir tanıdıklarının tavsiyesi üzerine teklif gelmiş. Fabrikada çalışmaya başlamış. Sabretmiş gayret etmiş ve sonunda fabrikadan emekli olmuş.
Kronolojik sıralamada belki öncelik hataları olsa da aşağı yukarı yaşadıkları bu şekilde imiş.
İşte ömür boyunca yaşadıkları tecrübeler Ona; sadece önündeki işle ilgilenmesinin daha iyi olacağını,  fazla etliye sütlüye karışmanın sakıncalı, tehlikeli olabileceğini öğretmiş. 

Ve hâlâ değişmeden öyle sakin, kimseyi incitmeden, Allahın emri, Peygamberin sünnetine göre kendince yaşamaya devam ediyor.
...
Bunları yazdıktan sonra kendine bir ders çıkardı; " Sen miyop gözlerinle çevrene bakıyor, bilgiç bilgiç dolaşıyorsun da ne oluyor? Neyi değiştirebiliyor, neye etki edebiliyorsun ? " diyerek yazıyı sonlandırdı.

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...