13 Şubat 2012 Pazartesi

Sıraselvilerde Bir Otel Odası . Anar Rizayev

Azeri yazar Anar Rızayev in bir kitabı.Karakutu Yayınları  Şubat 2008 1.baskı.(1000 adet) Çeviren İldeniz Kurtulan.
Azerbaycanda İstanbul özlemi çeken idealist bir bilim adamının yaşadığı sıkıntılar ve sonunda özlemine kavuşması . Fakat hayalkırıklıkları ile örgülenmiş bir özlemine kavuşma bu.
Türk halkının Karabağ meselesine bakış tarzı.Üniversitelerin akademik kadroları arasındaki bayağı ilişkiler; İnsanların sözlerine sadık olmaması... Ve Sıraselviler semtinde karanlık bir otel odasında hikayenin sona erişi.(116 ıncı sayfada)
Ardından bir kaç hikaye ve 355 sayfadaki "Mutlaka Görüşürüz" başlıklı hikayesi.
Sıraselvilerde Bir Otel Odası hikayesinin bir devamı gibi. Sanki aynı zamanda İstanbulda yaşadıklarını farklı zihniyetteki farklı farklı insanların birbirlerini eleştirileri, her şeye kendi çıkarlarına göre yaklaşmaları, her şeyi kendi menfaatlerine göre yorumlamaları ve yönlendirmeye çalışmaları, verdikleri sözleri tutmamaları.(Sözlerinin eri insanlar değiller,Yalancılar,hırsızlar,sahtekarlar)
Bunlardan bezmiş bir Azeri Kardeşimizin iğrenerek yazdıkları diyebilirim. Acı olan yazılanların  büyük kısmına Ben de  katılıyorum. Keşke böyle olmasaydı.
Ve  hikayenin sonunda telefonla kendisini arayacak bir dostuna verdiği sözü yerine getirmek için telaşla saat 6 dan evvel eve varma çabası.Saat 6 ya 5 kala  eve girdiğinde ise ferahlaması.Saat 6 da telefonun çalması. Arayanı biliyor.
-Merhaba İldeniz Bey.
-Merhaba.Geçen hafta sözleşmiştik saat 6 da arayacağım diye...
Hikaye bitiyor.(Tahminin bu eseri çeviren Rahmetli İldeniz Kurtulan dı arayan)

Sayfa 381 "O Gecenin Sabahı." adlı hikayesi ise gece vakti bir apartmanda geçiyor.Kapı önüne yanaşan bir aracın motor gürültüsü,hızlı yürüyen insanların ayak sesleri. Apartmandaki dairelerde yatağında bu sesleri dinleyenlerin kendileriyle yaptıkları iç muhasebe.Ayak sesleri her daireye yaklaştığında daire içindekilerin heyecanı.Ve sabah, gece gelişen olayların nihayetinde beklenmeyen son.

Teşekkürler Anar Rızayev

10 Şubat 2012 Cuma

Rıfat Ilgaz.Yokuş Yukarı

7.Şubat günü hava yağmurluydu.
Arkadaşlara öğle arası yemekten sonra kütüphaneye gitmeyi teklif ettim.
Sağolsunlar kırmadılar hep birlikte (İsmail,Seyfi ve Ben) gittik.Onlar kütüphanenin güvenlik görevlisi eski arkadaşlarla sohbet ederken ben içeriye şöyle bir göz attım.

Azeri Yazar Anar Rızayev in "Sıraselvilerde bir otel odası", Rıfat Ilgaz ın "Yokuş Yukarı", Ahmet Turan Alkan ın "Altıncı Şehir" eserlerini aldım. İkisi bildiğim yazarlara ait, biri ise ismini duyduğum fakat çok da bilmediğim bir yazara aitti.

O akşam heyecanla 3 kitaba da el attım.İçlerinden "Yokuş Yukarı" önceliğim oldu. Çünkü Hababam Sınıfının yazarı. Film serilerini çocukluğumdan itibaren kaç kez izlediğimi unuttuğum.1976 larda ilk izlediğimde duyduğum heyecan ve coşku ileriki yıllarda eleştirel bir hal aldı.Eleştirdiğim ve kendime göre eleştirilerimde haklı olduğum yönler vardı.Filmin Kahramanları;İnek Şaban,Güdük Necmi,Kel Mahmut,Hafize Ana, aklıma bir anda gelenler.Özellikle Kel Mahmut rolüyle Münir Özkul yıllar geçtikçe daha bir değer kazanıyor gözümde ve gönlümde; sabırlı, iyiniyetli, vakur, prensipli, idealist. Adile Naşit ise rolüyle özdeşleşmiş. Müşfik, merhametli..

Nedense filmi izlediğim halde başka eserlerini okumamamıştım. (Nedeni belli dünya görüşleri kafamdaki görüşlerle örtüşmüyordu da ondan.Peşin hükümlerimin,ön yargılarımın etkisi vardı.)

Yazarın yıllarını harcadığı yayın dünyasındaki anıları akıcı bir dille aktaracağını hissettim.Gerçekte hissettiğim gibi gelişti. Kitabı bir nefeste okudum."Güdük Kalemler" bölümünü eşime ve kızıma da yüksek sesle okudum. Sonunu getiremedik üçümüzde de bir anda gülme krizi oluştu.

Anılar bazen acı bazen tatlı.Saik Faik,Aziz Nesin,İlhan Selçuk,Bedri Koraman,Semih Balcıoğlu,Orhan Veli, Orhan  Şaik Gökyay,Sabahattin Ali....Bir çok yazarla, gazeteciyle, Bir çok gazete ile dergi ile Akbaba, Tan, Akşam...birçok yayınevinde ve patronlarıyla yaşadıkları kitapta akıcı bir dille anlatılmış. Artısıyla eksisiyle hayatına ait anılarını kitabın yaprakları arasına sermiş.

Kitabı okurken anıların oluştuğu mekanları kendimize göre kurguluyor ve kendimizi de yazarın yerine koyarak onun gözüyle yaşıyor sanki insan.( Bu da okuyucuya geniş bir hayal dünyası oluşturma imkanı sunuyor.Eseri okuduktan sonra aynı eseri sinema/tiyatroda izlemek bazen yavanlık hissi veriyor.)  

Hababam sınıfını okuduktan sonra filmi izleseydim bu kadar etkisinde kalırmıydım ?  Kitabın sonunda Rıfat Ilgaz ı geç de olsa biraz daha yakından tanımış oldum. Anılarını okumak,yazarın başından geçenlere karşı içimde burukluklar oluşturdu.
Bu yazıyı yazarken bile içimde  bir burukluk hala mevcut...

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...