28 Şubat 2023 Salı

Kader

İçimdekileri yazmak için bilgisayarın karşısına oturduğumda, halimin tercümanı " bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm" diye başlayan bir dize geçti hatırımdan. Altı Şubat tarihinden bu yana çevremdekiler hüzün içinde bir şeyler yapabilmenin telaşı, yapamamanın suçluluğu içinde hayatlarını devam ettirmeye çalışırlarken o atmosferin içinde ben de kendime bir yer buldum. Bir yer buldum, çünkü bu acıların parçasıyım. Dünyanın bir yerinde kelebek kanat çırptığında çıkan hava akımıyla iklim nasıl etkileniyorsa, on bir ili ilçelerini ve köylerinde yaşayanları her şeyiyle etkileyen sarsıntı bizlerin de can evlerini sarstı. Bu eski şehrin içinde sarsılmış vaziyette sersem sersem dolaşıyoruz. Ülkemizin her yanı deprem tehlikesi altında hatta bulunduğumuz şehir tehlikeli, riski yüksek fay hatlarının geçtiği bir toprak üstünde kurulmuş olduğundan daha fazla korkuyoruz. Acı keder ve korku birbirine sarılmış dikenli teller gibi sarmış ruhumuzu... Korku bir şeyler yapamamanın çaresizliği, hayatın zaten zor sürdürdüğümüz ekonomik girdapları arasında sessizce dolanıp duruyoruz. 

Ansızın "Yok mu çaresi?" diye bir düşünce geçti aklımın bir kenarından. Var tabii ki ama o çareyi, tedbiri uygulayacak, uygulatacak iradeyi harekete geçiremiyoruz. Bu hal, hastalığını bildiği halde çaresini aramayan, tedavisi için gerekli eylemleri gerçekleştiremeyen ve gitgide müzminleşen rahatsızlığı ile birlikte yaşamaya çalışan bezgin insanların halidir. Ve burada kaderi kendi bezginliğimizin üzerine bir örtü olarak kapatıveriyoruz. Vicdanımız rahat bir durumda "kaderimizi beklemeye başlıyoruz.   

Bunlar saat 17.01 i gösterdiğinde aklıma geliverenler. Nice zamandır yazmadığı bloğuna içinden geçenleri sıraladığına ne üzüldü ne sevindi. Ne de vazifesini yapanların doygunluğuna erdi. Bu yazdıkların bir şeyleri değiştirmiyor diye düşünerek yine kendi alemine çekildi...

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...