26 Haziran 2015 Cuma

Çocuklar geldi.2014 Haziran

Çocuklar geldi.

İkizlerden oğlum İstanbul Üniversitesindeki eğitim dönemini bitirdi.
Kızım Hacettepe Üniversitesindeki ilk yıl eğitimini başarıyla bitirdi.

Başarıyı hem akademik başarı,hemde hayatın yeni bir döneminde yeni şartlara uyum sağlayabilmek başarısı olarak düşünüyorum.

Şükürler olsun her ikisi de sağlık içinde yuvaya döndüler.derslerin durumu da önemli ama öncelik sağlıkları.

Oğlumun derslerinde düşük puanlar mevcut,kızımın dersleri daha iyi.ancak her ikisinin de kendilerine göre farklılıkları,hayat öncelikleri var.
Kızım için akademik başarı ön planda.hayat düzenini ona göre kurguluyor.

Oğlum için ise plan proğram düzen hakgetire.Kısa vadedi hesapları var.uzun vadeli hesapları olsa bile o konuda ortaya koyduğu eylemleri yok yada çok az.Duyguları ve heyecanlarıyla,çevresinin dürtülerine göre hareket ediyor, yaşıyor.Reaksiyonlar,tepkiler,heyecanlar...Bu nereye kadar devam eder bilmiyorum. Ancak/Mecburen sabırla bekliyorum.

Cümlesine Allah sağlık afiyet uzun ömürler versin.

2015 RAMAZAN

İkibin onbeş yılının Ramazan ayının ilk sekiz gününü de bitirdik elhamdülillah.
Her yıl üç aylar başladığında içime "Acaba bu yıl oruçları tutabilecekmiyim.? " korkusu düşer.
Bu ses oruç tutmak çok zor diyerek yılgınlık aşılamaya çalışır. Sonunda  heyecanla karışık bir tedirginlikle ilk Ramazan gecesi gelir, ilk  teravih, ilk sahur, ilk oruç...derken, günler bir birini kovalar. Orucu hayatın bir parçası haline getirince unutulur günün meşgalesi içinde.

Rutinleşir.

O korkutan ve tereddüt ettiren nefis uysallaşır. Bir kuzu gibi boyun eğer. Vesvesenin bir yararı olmadığını anlar.
Ramazan bitinceye kadar köşesine büzülüp akışına bırakır herşeyi...
Arasıra susayınca, halsiz, uykusuz kalınca hissettirir oruçlu olduğunu, biraz başını kaldırır gibi olur ama nafile sahibinin kararını değiştiremeyeceğini kabullendiğinden yeniden büzülür köşesine...

İkindi olur, sıcak yaz günlerinin üfunetli ikindileri, iftarın yaklaştığını müjdeler bize..Gölgeler uzamıştır doğuya doğru. İkindi namazını eda edip camiden çıkan ihtiyarlar, ellerinde bastonlarıyla nefeslenecekleri bir yer ararlar, serin, hafif esintili, asma yapraklarının gölgelediği bir yer bulanlar şanslıdır. Ya da yüksek taş duvarların güneşten uzak soğuk köşelerinde buldukları sandalyelere oturarak şöyle bir geçmişe uzanıp sohbete başlarlar. Eve gitseler iftar hazırlığı telaşındaki hanımların kızların gelinlerin işlerini engelleyebileceklerini ayak bağı olabileceklerini düşündüklerinden sabırla ve biraz halsiz halde beklerler.

Dalar gider  bazıları da , iki elleri arasına aldıkları bastonlarını çenelerine dayayıp yılların izlerini taşıyan kırışmış yüzleriyle, gözlerini kısıp uzaklara bakıyor görürsün bazen onları...

Sonra akşam daha da yaklaşır. Hava kararmaya yüz tutar. Şehirde iseniz herkesin eve, iftara yetişme heyacanına kapıldığını, araçların yarım saat öncesine göre daha hızlı gittiğini, telaşlı sürücülerin, sabırsızlık belirten  korna seslerinin  arttığını (dikkat ederseniz) fark edersiniz.

Eve ulaşınca ve iftara da beş on  dakika bir süre kalmışsa hanım sofraya davet eder. Yavaş yavaş sofraya toplanılmaya başlanılır. Ancak hazırlık ve telaş azalsa da devam etmektedir. Sıcak pideler bölünmeye,ç orbalar kaselere dökülmeye başlanır usulca...Son dakikalarda durgun  bir bekleyiş başlar. Ezan sesi, top sesi, saat vakit tamam olduğunda Besmeleyle, duayla ilk yudum alınır, ilk lokma çiğnenir.

Ve yine hareket başlar...Sofrada açlığın, susuzluğun intikamını alır gibidir bazıları. Bir kısmı ise yine her zamanki durgunlukları içinde bulduklarıyla doyarlar, nazik, minnet duygusu içinde...

Sokaklar durulmuştur. Hızla, eve doğru koşuşan sakinlerini yollamıştır. Ve dinlenmeye çekilmiştir. Dinlenir sokaklar iftarın ilk saatlerinde günün yorgunluğunu atar üzerinden, nefes alır, toparlanır. Biraz sonra gecenin bir bilinmez saatine  kadar sürecek yeni bir telaşa (Teravih) kendini hazırlar...

Teravih sonrası cami çıkışı bir yıl boyunca görüşemediğin kadim dostlarla karşılaşıp bir yılın hülasasını çıkarırsınız. Beraber gülüp beraber düşünürsünüz ve zaman ilerleyiverir gecenin derinliklerine. Ama Ramazan geceleri gece değil güneşi tutulmuş gündüz gibidir. Zaten evde olsan da, uyumak istesen de dışarıda geçen satıcıların gür seslerinden, komşuların tıkırtılarından, konuşmalarından uyumanız zor olur. İster istemez akıntıya kapılıp gidersiniz.

Günleriniz yarı uyur yarı uyanık bünyeniz hafif halsizlik içinde olsa da görevini yapmaya gayret edenlerin huzuru ile geçer...

Sonra yirminci günlere yaklaşırsınız. Evlerde bir telaş. Bayram yaklaşıyor. Çocuklara bayramlıklar alınacaktır. Baklavalar hazırlanacaktır. Bayram için temizlenmeye başlayacaktır. Bir başka telaş, bir başka heyecan başlar...

Büyükseniz, uzaklardan gelecekler vardır. Küçükseniz uzaklara gideceksinizdir belki de.
Sıla-ı Rahim...

Allah nice Ramazanlar nasibetsin...

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...