2 Eylül 2016 Cuma

Yaz sonu bitkinliği

(İşyerinde arkadaş uyardı.-Abi ne zamandır blog sayfasına yazmıyorsun! Ben de uyarısını dikkate almak zorunda hissettim. Ne yazayım diye düşünürken başlayıverdim hayırlısıyla...)
. . .
Ağustos sıcakları da geçip gidiyor. Havada, sıcaklardan yorgun düşmüş yellerin ılık serinliği dolaşıyor. Bazen benim, bazen senin bağrına hafif ferahlıklar bırakıp, başka taraflara doğru usulca geçip gidiyor.
Ama, sadece havada değil, ağaçlarda da sıcaklarla mücadele etmenin yıpranmışlığı, yerlere dökülmeye başlayan sararmış yapraklarla kendini belli ediyor.
Hepimizin üzerinde bir bitkinlik var. Gerçekten de sıcaktan serine geçmek ilk  anda insanı bitkinleştiriyor. Vücut kimyası  yani hormonlarımız kendini hemen adapte edemiyor sonbahara.
Ancak hayat devam ediyor. Bizi yıpratan sıcakların meyvelerin olgunlaşmasına vesile olduğunu, sıcakların sonunda bereketli hasatların beklediğini de unutmamalıyız.
Ağustos ortasından itibaren ovanın yüzünde bağcıların telaşını sadece o işlerle irtibatı olanlar bilir. Bizim gibi şehrin mutena mevkilerinde klima gölgelerinde çalışan hazırcılar ve onların cevresinde geçinip dünyadan bi haber evlad-ı iyali değil.
Önceki zamanlarda şehir ova ile çok daha bağlantılı idi. Bağbozumu, pamuk hasatı ve tütün zamanı bilinirdi. Toprakla uğraşanların dertleri ve telaşları şehirde yaşayan insanları etkilerdi. Esnafı, çerçisi, manifaturacısı, bakkalı,kuyumcusu bilirdi."Üzüm veresiye, tütün veresiye" leri ve tütün taban fiyatının kaç olduğunu,  borsayı kuru üzümü. Traktör kasalarında ovaya giden üzüm kesicilerini, pamuk toplayıcılarını, dayıbaşıları unuttu yeni nesil... Şehir sanayileştikçe bunlar geride kaldı.
Artık çeyizine  eşya alacak parayı biriktirmek için,  traktör kasalarında elinde yiyecek çıkını ile kasa kenarına büzülmüş beyaz yaşmaklı, güleryüzlü genç kızları göremezsiniz. O kızlar evlendi, çoluk çocuğa karıştı ve şimdi çocukları, -yine bir kısmını başları yaşmaklı da olsa- yüzleri yorgun ve karamsar, otobüs duraklarında kendisini fabrikaya götürecek servis araçlarını bekliyorlar.
Onlar sabahın köründe servis otobüslerine binerken yolun karşı tarafında da yarım saat sonra yine yüzleri yorgun ve bitkin vardiyadan çıkmış servisten inenleri görürsünüz.

Köyler kasabalar ve ovalarda yaşanılanlar onlar için sadece annelerinden çocuklarına anlatılan hatıralar yumağıdır artık...(02 Eylül 2016-16.20)

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...