28 Şubat 2018 Çarşamba

Boşluk

Bugün de sayfayı açtı ve boş sayfaya isteksizce baktı. Eli klavyeye bir türlü uzanmak istemiyordu. Nedenini bilmediği bir bezginlik mi ya da etrafında meydana gelen olayların  zihnini meşgul etmesinden miydi?
Havanın kaç zamandır kapalı, kasvetli, bulutlu olması mı etkiliyordu? 
Ve çevresine belli etmemeye gayret etse de, değişik zamanlarda birden yükselen gerginlik dolu sesi bir sıkıntısı olduğunu belli ediyordu.
Düşündü "nelerdir sıkıntılarım" diye tefekkür etti.
Gelir gider dengesini kuramıyordu. Her ay bir sonraki aydan çektiği avans ile ayı tamamlıyordu. Aile fertlerinin karşılanması gereken elzem ihtiyaçlarını karşılamalıydı. Ama karşılayabildiğini söyleyemezdi. Kendisi karınca kararınca tasarruf etmeye gayret etse de, faydası olmuyordu.
Babasının bir kaç aydan beri süregelen hastalığının etkileri vardı.Babasıyla konuşurken onun eski hatıraları başka hatıralarla karıştırıp yeni hikayeler uydurmasını dinlerken de sıkılıyordu. Yaşı yetmiş sekiz olmuş ayakta durabildiğine sevinmelisin dese de kendi kendine, sıkılıyordu işte.
İşyerinde etkin olamaması, belki de etkin olmak istememesi.İşin tek düzeliği, emekliliğinin gelip geçmesine rağmen işe devam etmesi, sıkıyordu.
Bazı hastalıkları olmasına rağmen perhiz yapamaması canını sıkıyordu.Ki perhiz ve kilo vermek rahatsızlığını azaltacak belki de yok edecek idi.
Önceki yıllarda haftada bir gün dağ yürüyüşlerine çıkardı. O gezintiler rahatlatırdı. Nice zamandır bu gezintileri de yapamıyordu.
Merak ettiği kitaplar vardı. Fakat kütüphaneden ödünç aldığı kitapları okuyacak ortam bulamıyordu. Ya da kafasının meşguliyetinden kendini veremiyor muydu? Ama aylık ve haftalık olarak takip ettiği dergilerini çok şükür okuyabiliyordu.
Elinde kumanda birbirlerine silah çeken , düello yapan silahşörler gibi televizyonu zapping yapıp duruyordu. Programlar da canını sıkıyordu. Ekranlarda seyrettiği milletin coşkusu onu nedense fazla coşturmuyordu.  Sıkılıyor televizyonu kapatıyordu.
Twitter, İnsegram, facebook arasıra bakıyordu. Fazlası canını sıkıyordu. E postalarını kontrol ediyor, biraz bakıyor sıkılıp kapatıyordu.
Ve her sabah aynaya baktığında akseden simasının, yüzünün hali de canını sıkıyordu.
Onun canını ne sıkmıyordu ki. Ne yapmalıydı da canının sıkıntısına bir çare bulmalıydı...
Çocukluğunun o başıboş, sorumsuz, ileriyi geriyi fazla düşünmeden, sadece önündeki ile oyalanıp, zamanı bile unuttuğu güzel günlerini hatırlayınca "kafaya takmamak" olmalı çözüm yolu diye düşünerek sayfayı kapatmaya uzandığında, blog sayfası doluydu çok şükür. (28.02.2018/16.20)

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...