21 Eylül 2011 Çarşamba

Eylül

Eylül...Yazın son kırıntılarını da kullandığımız hüzün,durgunluk,sükunet ayı.Sanki sıcaklıkların gitmesiyle heyecanlar ve coşkularda gidiyor.Neşenin eğlencenin hareketin yerini bir ciddiyet ağırbaşlılık sorumluluk dolduruyor.Sıcağın yerini dolduran serinlik gibi...

Hayatın yaz döneminde beklemeye alınmış bölümü yavaş yavaş devreye giriyor.Yollarda bir yoğunluk,sabah  hareketli nüfusta bir artma oluyor.Özellikle okulların açıldığı 19 Eylül den itibaren çocuklar da sabahları harekete katıldığı için bu daha da belli oluyor.

19.Eylül itibaren evde devinim arttı.Herkes alarmda,herkes ayakta.Kahvaltı erkenden yapılıp ben işe,küçük oğlum yeni sınıfına bir büyük havasıyla,ikizlerden kız coşkulu,erkek durgun olarak okula yollanıyorlar.

Eylül;Yazlıklarda kalan emeklilerin (çoluk çocukları şehre döndüğü için) ikinci baharlarını daha sakin geçirmelerine, kendilerini düşünmeye zaman ayırmalarına yardımı oluyor.

Eski Mahalleden bir arkadaşımın kızı doğdu. Adını "Eylül" koydu.Allah analı babalı büyütsün,ömrü uzun olsun. (düğünü güzün olsun derlerdi eskiler) Bu yılın Eylül ayı onlar ve sevenleri için kolay kolay unutulmayacaktır sanırım.
.  .  .
21 Eylül öğleden sonra havada bir serinlik, hafif esen rüzgar kuru çöpleri burgulayarak uçuşturuyor.
İzmir yönünden güneybatıdan gelen yükseklerdeki beyaz bulut kümelerinde kuzeydoğuya doğru oluşan hareketlenmeler arkadan gelecek yağmurun habercisi. Bekliyoruz.Tüm şehir ilk sonbahar yağmurunun Manisaya düşmesini.
Hepimiz farklı eylemlerle, iş güçle uğraşmamıza rağmen kulak kirişte yağmurun ilk tıpırtısını duyacağımız anı bekliyoruz.
Güneş bulutların arasından açılıp kapanıyor.
Şehirde sıkıntılı, durduğumuz yerde bizi terleten nemli bir hava mevcut.

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...