15 Ağustos 2018 Çarşamba

Sonbahar

Anne Babamın doğup büyüdüğü  yerler geldi aklıma.
1970 yılı öncesini tam hatırlayamasam da  köy 1970 depreminde yanıp yıkıldığı için devlet tarafından yeniden yapılmıştır. Bu nedenle yerleşim planlı nizamidir.
Yerleşim sınırındaki son noktaya kadar parke taşı döşeli sokaktan araziye çıkılınca toprak yoldan  yavaş yavaş tırmanmaya başlanır, araçların yürümesine uygun olmayan, sadece hayvanlar ve insanlar tarafında kullanılacak genişlikteki yolların arasından terleye terleye devam edilir ve tam nefesin biteceği bir noktaya gelinince çeşmenin şırıltısı duyulur. Çeşmeler, gölgeli geniş dinlenmeye nefeslenmeye uygun yerlerdedir. Ya da çeşme ilk yapıldığında etrafına dikilen kavaklar söğütler zamanla büyüyüp geliştikçe gölgeleri   serin bir alan oluşturmuş olabilir. Bunu ancak o süreci yakından gören ve yaşayan hayatta kalmış ihtiyarlar bilebilir.
   
Yaz güneşinden kavrulmuş sarı otların arasından yükselen azat-meşe -palamut  ağaçlarının yüksek dallarına asılı kalan kuş yuvalarına girip çıkan kuşların kanat pırpırları, arıların böceklerin vızıltıları  duyulur.  Eylül başından itibaren olgunlaşan meyvaların  sarktığı ağaçlara yaklaştıkça, esen yellere karışmış meyva kokuları gelir. Bir kısmı olgunlaşıp yere düşen yerde börtüye böceğe yem olan meyvalar, bir kısmı da dalında kurda kuşa yem olan çürüyen sarkan meyvalar. Kalanları gayretle ve emekle toplayan insanlar ,bu meyvaların uygun olanlarını (kışın hoşaf yapmak niyetiyle) doğrayıp kuruturlar. 

Bağlarda bostanlarda sararan yaprakların arasına sükunla birlikte hüzün de çöreklenir. Uzaktan duyulan bir anırma sesine dikkat kesilip kulak kabartınca, sürüklenen kuru dalların  hışırtısına karışan tıkırtılar ve hayvan sahibinin seslenmeleri duyulur.               
Özellikle güneş batıya doğru iyice yanaştığında, doğuya doğru gitgide uzayan gölgelerin yollara düşen siluetlerinin hareketlenmeye başladığı görülür.  Akşam olmadan köye ulaşma çabasıyla dar yollardan sıra sıra yürüyen insanlar,  arkalarında belli belirsiz hafif bir toz bulutu bırakarak ilerlerler. Çocuk sesleri anne seslenmeleri, hayvan tıkırları ve rüzgarın dallardaki hışırtısı birbirine karışır...
   
Gölgeler koyulaştıkça köye dönmekte geç kalanların hızı daha da artar. Geç kaldıkları için kızgın ya da telaşlı bir ruh haliyle, yolda karşılaşanlar sadece selam vererek devam ederler yollarına. Muhabbet, zamanın geniş olduğu, telaşsız başka bir güne, başka bir karşılaşmaya kalmıştır. Akşamın alacakaranlığı, şeytanın karı boşadığı zamanlardır. Tekin olmayan, loşluğun, boşluğun ve belirsizliğin pozisyon aldığı vakitlerdir.

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...