12 Şubat 2019 Salı

Talep

Bu  bloga kendi gönlüne göre yazdıkları işyerinde beraber çalıştığı arkadaşlarınca bilinince ve ara sıra muhabbet blogtaki yazılara gelince, değişik isteklerle karşılaşmaya başladı. Bu sözler şaka/ latife  olsa da sonuçta bir talebi dillendirmekteydi. Arkadaşlarının isteklerini zamanında yerine getiremeyeceği düşüncesinin verdiği telaşla, sebebini anlayamadığı hafif bir stresin ya da baskının  oluştuğunu hissetmeye başladı. Ancak daha sonra  herhangi bir bir işi sonuçlandırabilmek için içten ya da dıştan tahrik edici/itici bir kudret gerektiğini de anladı.

Öyle olmasa da sanki yazmaya zorlanıyormuş, yazmak mecburiyetinde bırakılıyormuş düşüncesi zihninde yer etmeye başladıkça -blog sayfasına yazmak için- önceki zamanlardaki kadar sık giriş yapmadığını, parmaklarının  klavye tuşlarına basmadan önce biraz kasıldığını farketti. Bunun sebebinin okuyucuya beğendirmek endişesi, eleştirilerle fazla karşılaşmamak olduğunu anladı. Yani sorgulanmaktan çekinmenin getirdiği bir gerginlik de denebilir.

Anlatmak istediklerini yazıya dökmesine rağmen kelimeleri yerli yerinde kullanamadığı için  cümlelerinin yeterince anlaşılamaması / yanlış anlaşılabilmesi ihtimalini şimdiye kadar hiç düşünmemişti. Demek ki her okuyanın farklı bakış açıları oluyordu. Ve bu açıları da göz önüne alarak düşündüklerini ifade etmeli idi.

Farketmesine farketti ama, bir yandan da çevresinde müşahade ettiklerini ve kafasında birikenleri kayda geçmek zorunda olduğu düşüncesiyle bir başka türlü baskı altına girdi. 
...
Bu sabah da kafası karmaşık fikirlerle dolu olarak apartmanın kapısından besmeleyle çıktı. Şehirde dün akşam üzerinden beri yağan yağmurdan dolayı yollar yol olmaktan çıkmış dere olmuştu. Her zaman gidip geldiği için ezberlediği sokakları, sokaklardaki tökezlenme riski olan noktaları da dikkate alarak sakına sakına yola revan oldu. Hep saçak altlarından yürümeye, meydanlardan açıklıklardan geçerken yağmurun yağış yönüne göre şemsiyesini ayarlamaya özen gösterdi.
...
Mesai günlerinde her sabah her mevsim her koşul altında arşınladığı bu güzergahı bir gün gelip de arşınlayamayacağını düşündü. Emekliliği gelip geçmişti. Çocukların geleceğini daha rahat hazırlayabilmeleri bahanesiyle (bir nevi fedakarlık havasında) gidip geliyordu. Ancak diğer açıdan da bırakınca ne yapacaktı. Erkek kardeşi işlettiği yerlere devamlı çağırıp duruyordu. "Gel abi bırak artık  beraber çalışalım" teklifini Abisine tekrar etmekten bıkmıştı. Kendisi de kardeşinden bu teklifleri dinlemekten bıkmıştı. Yenilik girişim zor geliyordu. Alıştığı tek düzelik, yeknesaklık bilinen işlemlerle günü geçirmek ona yetiyordu. Ama sıkılıyordu da. Sonunda kendisinde eksik olanın cesaret olduğuna kanaat getirdi. Yıllarca alıştığı düzeni ve birikimlerini -elinde var olanları -kaybetmekten korktuğunu düşündü.
...
Ve sonunda şehrin en yetkili resmi müessesesinin kapısından girerken kendini şöyle bir göz ucuyla incelediğinde çok şükür önceki yağmurlarda ıslandığı kadar ıslanmadığını gördü.  Zafer kazanmış bir kıpti gibi güvenlik noktasından içeri ve sola doğru adımlamaya başladı. Güvenlik görevlilerini önceki günlere göre daha bir sevinçle, kıvançla selamladı. Pardesüsünün fermuarlarını açtıktan sonra, şemsiyesini kuruması için çalışma odasının girişindeki büyük temizlik dolabının üzerine bıraktı. Yaklaşık sekiz saatini geçireceği yüzonyıllık eski kapının önündeydi. 
İçine derin bir nefes çekti. ve sol elindeki öğle yemeği poşetini fazla sarsmadan sağ eliyle yavaşça kapıyı açtı.

Yeni bir iş (!) günü başlıyordu.(12.02.2019)




.

2 yorum:

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...