18 Ekim 2011 Salı

Ekim

Manisada serin günler başladı.Buralarda artık bir hırka alınmadan çıkılmıyor dışarılara.Sobalar yanmaya başladı.Hapşıranlar,öksürenler arttı.Günler kısaldı.Manisa Dağında  ilk kar kırçılları görüldü.
Yani sürüp giden hayatın bir girdabına daha dalıyoruz.
Gelecek günlerin neler getireceğini bilemeden hayatın bize bahşedilen döngüsü içinde  iyimser çabalarımızı sürdürüyoruz.
Yukarılara, Manisa Dağının zirvelerine doğru bakınca; yalçın kayalar, yamaçlar, dereler, tepeler,bitki örtüsü,hafif hafif sallanan ağaçlar görülüyor.
Dağın üzerinden bazen hızlı bazen yavaş yavaş süzülerek geçen alçak bulutlar ufku kapattığında, dağın siluetinin  gözden kayboluvermesi gibi mi olacak hayatın bize bahşedilen döngüsü diye düşünüyorum.

Aniden Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi geliyor aklıma.Manisa Kalesi etrafında Onun diktiği ve yetiştirdiği ağaçları ve Ramazan toplarını attığı yeri.O yerde üzerinde 1941 yılında imal edildiği yazan eski bir top hala duruyor.Acaba Tarzan kullandı mı bilmiyorum.Allah Rahmet Eylesin.O da yaşadı Manisada. Bizde yaşıyoruz. Yaşadığımız yere, tarihle ve tabiatla içiçe olan vatanın bu güzide parçasına ne katkımız oluyor?

Manisa Kalesini düşünüyorum.Yıldan yıla yıkıntıları artan,duvarları iyice azalan Manisa Kalesini.
Hazine arayıcılarının gizlice değişik yerlerini delik deşik ettiği,bakımsız, ıssız ve sahipsiz.
Her kış her yağmurda sularla birlikte bozulup göçen, her sıcak günde çatlayıp dağılan.
Kısaca günden güne yitip giden kaleye.
Bazen belgesellerde izliyoruz Çin seddini. Hala ayakta.
Sonra Manisa yangını aklıma geliyor.1922 de Yunan giderken şehri yakıp yıkmış.Fakat Almanyanın, Fransanın,İtalyanın da şehirleri 2.Dünya Savaşında yerle bir oldu.Yeniden eskisi gibi düzenleyebildiler. 

Biz ise sınırlı kaynaklarımızı akılcı kullanacağımıza,her üç dört yılda bir  -iki ay sonra kanalizasyon,su,elektrik arızası bahanesiyle kırıp bozacağımızı bile bile- önceki dönemde yarım kalanları sökerek kaldırımlar asfaltlar parke taşları döşüyoruz.Neden her yeni gelen yönetim farklı bordür kaldırım stilleri döşüyor.Eskinin bozulanları onarılsa daha az masraf olmaz mı?Ya da hiç bozulmaması için yolun altından bir büyük kanal yaparak üst kısımla bir daha hiç oynanmasa.Olamaz mı.? Hayal mi.Ütopya mı?

İnsanın içinden gelmedikten sonra her şey bahane...Ya da biz düzelip duyarlı olmadıkça böyle gider...

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...