İşyerinin kapısından içeriye girdiğinde onu dalgın dalgın meydan tarafındaki pencereden dışarıya bakarken buldu. Selam verdi. Abisi verdiği selamı "usulen" aldı. Ama bir önceki günün canlılığı yoktu.
"Yine bir şeyler olmuş. Biraz sonra dertleşmeye başlayınca açılır anlatır nasıl olsa" diyerek önceki akşamdan beri durgunlaşan havadan masasına indiğini hissettiği tozları sildi.
Ardından önce bilgisayarını sonra bilgisayardan internet radyoyu açtı. TRT Türküyü. Mesai saatlerinin başlangıcında, onu, yani Abisini biraz rahatlatacak, içinde yüzdüğü kasvetten sıyıracak tek şey türkülerdi. Masasının sağ yanındaki masada oturan Abisine belli etmeden göz attı. Evet ilk türkünün ardından yüzünün biraz açıldığını fark etti. "Şu ihtiyarların bu türkülerle nasıl bir ruh bağlantısı var, türkülerle seviniyor, türkülerle üzülüyorlar" diye bir düşünce geçti kafasından. Ama gitgide kendisinin de Abisiyle benzeşmeye başladığını, hafta sonları evde çocuklarla otururken türkü dinlemeye başladığını hatırladı.
Sabah güneşinin de öğle güneşinin de eski etkisinin kalmadığı, güneşin ısıdan çok sadece aydınlatma işlevi görmeye başladığı sonbahar mevsiminde olduklarından, havadaki serinliğin dinginliğe sakinliğe huzura yol açtığını bilenlerdendi. O sebeple alışageldiği gibi devam etti gün içindeki eylemlerine...(19.09.2023/09.22)