Salgın hastalık sebebi sayılan Çin virüsünün dünyanın her yanına yayılmadığı mutlu muhabbetli zamanların birinde bit pazarındaki çobanlar çay ocağının altındaki çardakta oturuyordu. Evde kendisinin yapacağı tadilat için aldığı, kullanılmış ama iş görür bir kaç malzemenin bulunduğu poşeti masanın kenarına bırakmıştı.
Yan masada oturan orta yaşlı hafif kırçıl sakallı zat, yarı dolu çay bardağını dudağına götürüp masasına koyduktan sonra gülümseyerek "bit pazarından eşya aldın galiba" diyerek laf attı. O da "Evde bir kaç tadilat işim var. Kendim uğraşacağım. Bir iki defa kullanılacak iş için yeni malzemeye gerek yok diye düşündüm. " dedi.
Kırçıl sakallı zatın giydiği kaşe pardesünün kenarları tüylenmiş rengi kırarmıştı. Gömleğinin yaka düğmesi de kopuktu. Durumunun çok da iyi olmadığı üzerindeki giysilerden anlaşılıyordu.
Kırçıl sakallı; "Bende bu pazar ziyaretleri bir hobi, hanıma ve çocuklara göre ise hastalık, Ne yapayım. İçimdeki merak hissi beni her hafta buralara çekiyor. "
"Öyledir, şehrin yabancısı olduğun üzerindeki gocuktan belli, bu mevsim hava sıcak olur. Nereden geliyorsun." dedi.
"Biraz uzaktan. Sabah erkenden arabaya atladım geldim. Uzağa giden tedbir alırsa başına kar değmez derler. Yola çıkan ne olur ne olmaz diyerek temkinli olmalı, gocuk ya da pardesü, eski ama işimi görüyor. Öyleyse yenisine ne gerek var. Hayatım boyunca minimum masrafla geçinmenin yollarını aradım durdum ve şükür buldum da. "
"Araban olduğuna göre durumun o kadar da olumsuz sayılmaz bence" dedi.
"İkinci el. Ayağımı yerden kesecek bir vasıta" dedi.
Çayını bitirmişti. Eşi aradı eve çağırıyordu. Kahveciye seslendi. "İki çay dedi. Biri benim biri sakallı abimin." Parayı ödedi. Bu arada kırçıl sakallı zat da ayaklanmıştı. Çaya teşekkür etti. "Ben de kalkıyorum beraber çıkalım". dedi.
Kırçıl sakallı, kendisine arabasına kadar eşlik eden yol arkadaşı ile tokalaşıp vedalaşarak araca bindi. Araç sol sinyalini yakarak yavaşça park ettiği yerden yola çıktı.
Aracın arkasındaki Mercedes Compressör Automatic markasını okuyan yol arkadaşının gözlerindeki şaşkınlığa cevabını aracı hareket ettirirken yüzünde muzip bir tebessümle verdi. "İkinci el "
...
Elinde eski eşyaların bulunduğu poşeti istemsizce ileri geri sallayarak evine doğru yürüyor ve hala "ikinci el ha" diye sayıklıyordu.