19 Mart 2019 Salı

Bugün

Saat 16.26 gösterirken, gözleri iyice ağırlaşmaya başlayınca oturduğu yerde gözlerini kapatıverdi. O anda çevresinde konuşulan her şey, rahmetli annesinin bebekken kulağına söylediği ninnilerden daha çok tesir ediyordu. 
Bir kaç dakikalık bu  göz dinlendirmesi, sanki bilgisayara reset atılmış da sistem yeniden başlıyormuş gibi, bir dinçlik bir kudret verdi bünyesine ve şimdi okunmakta olanları klavyelere basarak yazacak gücü buldu. 
Bu kısa süreli dinlenme, çevresindeki esyaların daha parlak daha net görünmesini bile sağladı. Demek ki beynin yorgunluğu kişinin dünyayı nasıl gördüğüne bile  etki ediyormuş diye düşündü. 
Şu günlerde oturduğu masada sabırla beklemekten başka bir şey yapmıyordu. 
Karşısındaki ekranda, zamanını yararlı geçirecek faydalı bilgilerin yayınlandığı mecraları takip ederek sabırla iş bekliyordu.
Sanki piyasanın durgun olduğu zamanlarda dükkanında pinekleyen tüccarlar gibi. Eski mahalle arası bakkallarında tezgah gerisinde yarı uyur yarı uyanık müşteri bekleyen bakkallar gibi.Ya da sıcaktan bunalmış, susuzluktan yanmış olduğu halde, "bir an önce vakit gelse de kana kana su içiversem." hayaliyle sabırla akşam ezanını bekleyen oruçlular gibi. İş bekliyordu. 
Beklerken,  şehrin en yetkili resmi dairesinin güney kısmındaki, şehrin en güzel mevkisinde kurulu bulunan beşyüz yıllık camisinden ikindi ezanı okundu. -Bu gün de işyerini kapatma vakti geldi. diyerek eşyalarını yavaşça topladı ceketini giydi ve kapıya yöneldi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...