2 Ağustos 2019 Cuma

Sıcak Cuma

Düne kadar dışarıda sıcak  her yeri kasıp kavuruyordu. Uzaktan klimalı odaların pencerelerinden seyrederken alemi her şey çok daha hoş, çok daha romantik görünüyordu. Akşam üzeri mesai bitiminde, yüzyıllık binanın mermer merdivenlerine çıktığı anda yüzünü yalayıp geçen sam yeli ile gerçeğin farkına varıyordu. Bisikletine doğru adım adım ilerlerken ikindi  güneşine karşı ilk savunması olan şapkasını başına geçiriyordu. Çünkü güneş yönünde bisiklet sürecekti. Sağ ayağına doğru eğilerek pantolonunun paçalarını çorabının arasına sıkıştırıp bisikletinin kilidini açıyor ve üzerine oturarak yavaş yavaş pedal çevirmeye başlıyordu. Yavaş yavaştı. Çünkü, hız demek, ısı demek, ter demekti. Ki, o an itibari ile hiç istenmeyen şey terdi. Şansından işyerinden eve giden yol aşağıya doğru hafif meyilliydi ve pedal basmasa bile ilerleyebilirdi.
...
Bu gün ise, evden eşinin plastik kaplara koyarak poşetlediği öğle yemeğini yedikten, abdestini aldıktan sonra,  Cuma namazı için Hatuniye camisine doğru yürümeye başladığında açık alanlarda terlemesine rağmen -kuzeyden esen rüzgar nedeniyle olsa gerek-  ağaç gölgelerine  sıcağın tesir etmediğini farketti. Caminin avlusunda bulunan çınar ağaçlarının birinin altına gölgeleri hesaplanarak serilmiş bulunan naylon hasırlardan en gölgeli olanının üzerine diz çöktü. Namaz vakti yaklaştıkça Cemaatin gitgide çoğalmasıyla, sesi de gitgide artan din görevlisi kurban ve diyanet'e kurban bağışı hakkında vaazına devam ederken; "camiye girenler, serin bir köşe bulmak telaşıyla kafaları meşgul iken hocayı dinleyebiliyorlar mı acaba" diye kendine gereksiz bir soru sordu. "Kafaları bir şeylerle meşgul olmasa yine can kulağıyla dinlecekler mi?"  düşüncesiyle hayıflanarak, iç dünyasında kendi kafasını meşgul eden konulara döndü. 

Vaizin heyecanlı sesi sadece cami cemaatinin değil caminin ve cami yakınlarındaki kahvehanelerin, lokantada yemek yiyenlerin ve yoldan hızlıca geçenlerin kulaklarında çınlıyordu.

"Acaba dinleyenlerin ne kadarı dinlediklerini anlıyor ve uyguluyorlar. Bu konuda herhangibir istatistiki çalışma var mıdır? İstatistik ya da araştırma sonucunda  halka anlatılanların  halktaki etki yüzdesi düşük çıkarsa. Ve daha derine inip nedenleri de araştırılır mı? Kurumlar sorgulanır mı? 
O zaman çarşı karışır." düşüncesiyle klavyeyi bıraktı. (02.08.2019 Cuma)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...