Birkaç günden bu yana aşırı sıcak nedeniyle şehrin sokaklarında öğleden itibaren gezmek dolaşmak keyif vermez olmuştu. Ancak önceki deneyimlerinden de biliyordu ki, her ne kadar sol kaval kemiğinden yağmurun yaklaştığına dair bir ikaz/işaret almasa da yakında yağmur kendini sıcak sokaklara bırakacaktı. Umumiyetle böyle oluyordu.
Perşembe günü sabahtan sükunetle doğan güneş, öğleye kadar şehrin üzerine ince bir tül gibi örten sıcak dalgasını yayarken, öğleden itibaren yerini yavaş yavaş Spil dağının güney batı yönünden gelen bulut kümelerinin şehre ulaşan gölgelerine bıraktı. Ancak bulut kümesi değil de, sıcak tül perdesi kaldırılarak şehre baştan başa daha kalın bir gölgelik, bir güneş perdesi örtüldü demek daha münasip olur diye düşündü.
Şehirde güneşin sarı sıcak renklerle tüm eşya üzerinde beliren hakimiyeti bitmiş, ısısı azalmış fırından süpürülen küllerin renginde bir hafif kurşunilik her yanı sarmıştı.
Atmosfer durgundu. Bekliyordu. Yeni bir talimatla dönüşeceği ana kadar bu şekilde telaşsız bekleyecekti. Telaş bize dedi, alemde telaş yok süreç var. Zamanı gelenin olması var. Olacak olanın olacağı ana kadar bir dinginlik... Bu, şehri sükunetle gözlemleyenler için de ibret alacakları ve belki de hayat prensiplerine dahil edebilecekleri hoş dersler içeriyordu. ... Saate baktı. İş arkadaşları büroyu terketmeye başladıklarına göre bilgisayarı yarın sabaha kadar kapatma vakti geldi. 06.06.2024-17.31
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder