16 Kasım 2017 Perşembe

Hep Aynı

"Saat 16.00 olmuş." dedi. Yine her akşamüzeri yaptığı gibi mi yapmalı, alışılmışın dışına çıkarak başka bir yönden başka bir zamanda ve zeminde bulunarak mı eve gitmeli? diye düşündü."Hep aynı " dedi, "her şeyim, her anım her günüm aynı", diye hayıflandı. 

Alışılmışlığın, mutad yaşantının ezbere geçen otomatik davranışları içinde, düşünmeden öylece geçiveren zamanlar anlar. Bu zamanlar bu anlardan anı hatıra nasıl çıkarılır. Seri basılan günlük gazete nüshası sayısı gibi birbirini takip eden takvim yapraklarının çevrilişi, sofrada yenen bir kaç lokmanın tadı, çeşnisi. Akşam önceki hafta kaldığı yerden heyecanla dizi beklemek. Sonra aynı saatte, aynı yatakta uykuya dalıp  sabah aynı işleri dünkü bıraktığı yerden devam ettirmek  üzere uyanmak.

Belki de başkalarının arayıp bulamadığı, özlediği bir düzen içinde yaşadığı halde nedense sıkılıyordu. 

"İnsanoğlu böyledir işte" dedi içindeki filozof. "Hep mutluluk arayış içindedir. Bulduğu ile yetinmez, daha iyiye ulaşma gayretiyle bazen elindeki güzellikleri de yitirir. Ama hayıflansa da denediği için belki de mutludur. En azından denemiştir. Hayat hikayesine yeni maceralar eklemiştir. Bir gün nasip olur da torunlarını kucaklarsa anlatacak hikayeleri de olmalı insanın." dedi.

Dünyada olup biten nice vukuatın, beyaz cama yansıyan görüntülerindeki insanları hüznüne, korkusuna, ızdırabına, bakarak kayıtsızca izliyordu.

Bazen de kütüphaneden seçtiği emanet kitapların birini eline alıyor okumaya başlıyor. Eğer sürükleyici bulursa gece gündüz, yemek iş güç demeden  sayfalar arasına dalıp  gidiyordu.
Kitap sayfaları arasında geçmeye başlayan o anlarda yaşantısındaki tekdüzeliği bir nebze unutuyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...