2 Mart 2017 Perşembe

Vefasız Dostluklar

Hindistanda ineklerin serbestliği hinduizm inancındaki öneminden kaynaklanıyor. 

Yüce kitabımızda da köpekler  hakkında (yedi uyurlar / Ashab-ı Kefh ve Kıtmir) bahsi bulunmaktadır.

"İslâm dünyasının, birçok âlim ve edib tarafından üstünde durulan, halk arasında da her zaman sevgi ve saygıyla yad edilen en kutlu köpeği, hiç şüphesiz, Ashâb-ı Kehf’in vazgeçilmez yoldaşı Kıtmîr’dir.
(İRVİN CEMİL SCHİCK http://t24.com.tr/k24/yazi/islamiyetin-en-kutlu-kopegi-kitmir,/ Erginer (2003); Porter (2008). )"

Kıtmir'e olan saygımızdan ötürü, onlara özel önem verdiğimizden  yerleşim yerlerinde serbest dolaşım  hakkı bulunmaktadır diyebilirmiyiz?

Necip Fazıl Kısakürek Rahmetlinin  Kaldırımlar şiirinde Yalnızlığını ve isyanını ifade ederken kullandığı "Tak tak ayak sesimi aç köpekler işitsin" diye bir dizesi vardır.

Reşat Nuri Güntekin'in "Gamsızın ölümü" adlı öyküsünde ilkokul yakınlarında sokaklarda yaşayan Gamsız isimli bir  köpeğin dramı hikaye edilir. Altı yaşlarındayken küçük oğluma  okuduğumda araya bir söz karışmış hikayeye devam edememiştim. Birkaç dakika sonra oğlum dudakları buruk boğuk, ağlamaklı bir sesle "sonra ne olmuş baba" derken gözlerinde yaş pırıltılarını görmüştüm.

Yine yetmişli yıllarda lessie, jo diye isimleri olan eğitimli akıllı köpekleri Amerikan dizilerinden, filmlerinden anımsıyorum.

Her ne kadar Jack London da "Vahşetin Çağrısı" kitabında terbiyeli kızak köpeklerinin zulüm göre göre nasıl vahşileştiğini anlatıyorsa da - müşahade ettiğim kadarıyla- memleketimiz böyle değil çok şükür.

Bulunduğum şehrin sokaklarının bir kısım kaldırımları da edebiyatın değişik dallarına konu olan  bu hayvanlarla istila edilmiş.

Kendilerince stratejik buldukları noktalarda gelişigüzel sereserpe yayılan bu hayvanların insanoğlu ile yazılı olmayan sözleşmeleri var sanki.

Keyiflerinin yerinde olduğu, salladıkları tüylü kuyruklarından ve o kadar kalabalık  sokaklarda üzerlerinden atlayanlara rağmen derin uykulara dalmalarından anlaşılıyor. Gerçekten öyle mi?

Geçişe engel olduğunda hoşt diyemediklerinden olsa gerek, mecburen üzerinden atlayanlar, etrafından dolananların yanısıra, köpeğin başında durarak meraklı gözlerle incelemeye çalışan ancak annesinin çekiştirmesiyle boynu köpeğe dönük olarak  uzaklaşan çocuklardan başka, yattıkları yerde ilgilenenleri yok gibi.

İlkokul üçüncü sınıf ile ortaokul ikinci sınıflar arasındaki yaş grubunda bulunan çocukların da ilgi alanındadır. Bir kaç arkadaş anlaşırlar ve sokaklarındaki köpeklere soğukta korumak için barınak yaparlar. Eski halılardan, paspaslardan yatmaları için zemin hazırlarlar,  Evlerden artan yemekleri getirirler. Sıcak yaz günlerinde su kapları koyarlar. Sonra gezdirmek isterler köpeklerini. Eğer uyumlu bir hayvansa boynuna takılan ip parçası (veya tasma) ile o birkaç çocukla dolaşırlar. Uyumlu oldukça mükafatları artar. Çocuklar köpeklerini diğer arkadaşlarına annelerine babalarına gösterirler. Ve köpeklerinin özellikleri üzerine sohbetleri uzar gider. Hele bir de hava karardıktan sonra,  onlar uykuya dalmadan önce bir kaç defa etrafa havlarlarsa, sahiplenen çocuklar daha keyifli mutlu ve huzurlu uyurlar. Çünkü köpekleri mahallelerini korumaktadır.

Zaman geçer ve başka ilgi alanları geliştikçe bu çocuklar yavaş yavaş onu unutmaya başlarlar. Köpekse unutmamıştır. Onlardan birisinin yakınından  geçerken gözlerine bakar, kuyruk sallar, sallar ama nafile, tepki gelmeyince gitgide o da umudunu yitirir eski dostlarından. Yavaşça öne eğer burnunu ve uzatır kafasını kaldırımlara doğru. Ve tepki vermez olur. Ama yeni bir nesil yetişmiştir, bu defa yeni küçükler çıkar ortaya, bir süre onlarla idare eder. Yeni nesil de büyüyüp dünyanın başka meşgalelerine dalınca, yine eski tavırlarla karşılaşmaya başlar, kuyruk sallar umutsuzca, tepki verirken, vermez olur zamanla, yeni neslin, ilgisi kaybolmuş, eskimiş dostlarına da.
Eğer dişiyse bir zaman yavrularıyla uğraşır, Çocukların desteğiyle büyütmeye başlar. Yavruları geliştikçe enikler eksilmeye başlar. Bazılarını çocuklar köye götürmüştür. Bazıları çalınmıştır. Gitgide yavrular eksilir. Bir gün belediye ekipleri gelip kulağına bir etiket takarlar. Çünkü şehirde asalak hayvanların sayısının sınırlandırılması lazımdır. Artık ana olamayacak, yavrularını sevemeyecektir. 

Böyle böyle yıllar yılları kovaladıkça içinde bir tepkisizlik, kayıtsızlık gelişmeye başlar. Büyüyüp geliştikçe vefasızlığın, içtenliğin gitgide kaybolduğu bu insan denen canlı türüne, yaşamak için katlanmak zorunda olduğunu  öğrenir.
...
Sonra, birgün yol kenarına atılmış cansız bedenini, belediye temizlik işçileri çöp kamyonuna taşırken görür,  son model aracının içindeki eski vefasız dostlarından biri.

Kamyon, arka hazneye atılan köpek ölüsüyle diğer çöpleri hidrolik sistemi ile sıkıştırır sıkıştırmaz ilerlerken, eski dostu (!) -cenaze aracı takip eder gibi- bir süre ardından zorunlu olarak  aracını sürer. Kavşağa geldiklerinde çöp kamyonu sol sinyalle bir yöne, eski dost sağ sinyalle diğer yöne

basar gider...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...