28 Mart 2017 Salı

Işık doğudan gelir (1)

Pencereler.

Batıya iyice eğilmiş akşamüstü güneşi, çalıştığımız odanın kuzey tarafındaki pencereden görülen eski binayı aydınlatıyor. Eski binanın  beyaz boyası üstüne vuran ışık, bir aynanın yansıtması kadar olmasa da odayı etkiliyor.

İyi ki Allah güneşi yaratmış da bizi katran karanlıklardan kurtarmış. Güneş olmasaydı biz olur muyduk. Dünyanın türlü çeşitler içindeki nimetlerini ve güzelliklerini nasıl farkederdik.

Rahmetli Cemil Meriç "Işık doğudan gelir". diyordu bir kitabının adında. .Ben de - nazire olarak-  " soğuk kuzeyden gelir." diyeceğim.
"Işık doğudan gelir" fiziki bir gerçeğin basit bir anlatımı gibi görünse de, mecaz olarak bilimin aydınlığının  -bir zamanlar- doğudan geldiğini ifade ediyor.
Ateşin tutuşabilmesi için gerekli olanlar ne ise, bilim ışığının yayılmasının da gerekleri vardır.
Kaos, şiddet, yoksulluk,cehalet, baskı  v.s. insanların düşünmesini engelliyor. Barış, huzur, sükunet, özgür ortam, maddi endişelerin azalması/olmaması gibi etkenler de  bilimin gelişmesini olumlu etkiliyor.
"Işık doğudan gelir" ifadesi, eski zamanlarda doğunun daha huzurlu, müreffeh, zengin,  bilime değer veren bir uygarlığa sahip olduğunu; bu nedenle bilimin ışıltısının batıdakilerin gözlerini kamaştırdığını, sonra da ışığa ulaşmak için  papaz Piyer Lermit gibilerin önderliğinde yoksulları,  haydutları, çapulcuları bir araya toplayarak, batıdan doğuya, ışığın geldiği yere "haçlı seferleri adıyla "saldırılar düzenlediğini hatırlatıyor bana. Aç sefil karanlık çağdaki batının sürüleri doğuya doğru, ışığa doğru ilerlerken neler yaptıklarını tarihler yazıyor.

Ve sonra o barbarlar elinde doğunun ışığı sönmüş, söndürülmüş...Bazen ışığı yakma gayretinde olanlar bulunsa da ya fazla üfürmekten, ya da uzak batıdan gelen suni rüzgarlardan bir türlü istenilen şavkı verememiş.
(Bir de kendi içinde oluşan iç kargaşanın etkisiyle bilimin ışığının yanması gecikmiş de gecikmiş.)

Ardından aynı sürüler, kanlı ellerinde  ganimetlerle eski yuvalarına dönmüşler ve nice bedeller ödeyerek, ellerindeki közleri üfüre üfüre geliştirmiş kendi ışıklarını yakmışlar.

Şimdi ise, doğuda ışıksız kalanlar, batıya giden ışığın, uzaktan kendilerine vuran  yansımalarına muhtaçlar....



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...