11 Temmuz 2012 Çarşamba

Sultan Yaylası

HEDEF

Bisikletle beraber gezdiğim arkadaşlarım 7-8 Temmuz haftasonu şehir dışına çıkacaklarını söylediler. Ben de tek başıma nasıl bir etkinlik düzenleyebilirim diye düşünürken Spil e doğru bisiklet sürmeyi, kendimi fazla zorlamamak şartıyla gidebildiğim yere kadar gitmeyi ve uygun gördüğüm yerde kahvaltı molası vermeyi planladım.

BAŞLANGIÇ

7 Temmuz Cumartesi sabahı erkenden uyandım kahvaltı ve bisiklet malzemelerini çantaya yerleştirdim.Saat 06.30 da evden çıktım. Kırmızı Köprüden İzmir caddesini geçip dereyi soluma alarak İvaz Paşa Camisine doğru ilerledim. Cami ile dere arasından yukarıya doğru devam ettim.Ağlayan Kayanın altındaki son köprüden sola , Spil yoluna girdim. Ağlayan Kaya rampası benim için testti. Eğer orayı durmadan ve fazla zorlanmadan çıkabilirsem diğer yokuşlar daha rahat çıkılabilirdi.

İLK TEST

Çok şükür ilk testi geçtim.Kendimi yokladım.Herhengibir sıkıntı yoktu.Kalp atışlarım biraz artmıştı ama çok yüksek değildi. (İsmail Bey Kardeşimin tavsiyeleri aklımdaydı.Kendini dinle,zorlama diye tavsiyesi vardı. Her bilenden birşeyler almalı insan.) Artık kendime biraz daha güvenebilirdim. Kendimi dinleye dinleye devam ettim.Sağda büyük bayrak direğini, solda Ulucamiyi ardımda bırakarak ve yeni uyanan Manisayı seyrede seyrede,kuş cıvıltıları arasında Tabane deresine vardım.
İşe giden birkaç Tabaneli ile selamlaştık.

MEVLEVİHANE KAVŞAĞI

Mevlevihane kavşağına geldiğimde önümde yürüyen iki dağ gezgini daha vardı.Yaklaştım, ama yetişemedim.         
Tanıdım. Manisa Pamuklu Mensucat Ambar bölümünden emekli Kazım Abi ve bir kişi vardı. Onların yoldan ayrılıp dağa doğru kısa yöneldiklerini farkedince  uzaktan selamlaştık ve konuştuk. Beni bisikletle görünce uzaktan seslenerek sordular.Yoldan gidebildiğim kadar gitmeyi deneyeceğimi söyledim. Kazım Abi uzun boylu ve pozitif, güleryüzlü,mert,dürüst bir insan.Zaten insanın ne olduğu ilk anda aşağı yukarı belli oluyor. Çocukluğu bu dağlarda geçmiş eski Tabanelilerden. Dağlarda yürüyüş yaptığım zamanlarda kendisini tanıdığıma memnunum. Sağolsun.

PEDAL BASMAYA DEVAM

Doğuya doğru düşük vitesle rampa çıkmaya devam ettim. Sonra güneye,sonra batıya,döne dolaşa ama her pedalda biraz daha yükseğe doğru...

Yukarıya doğru pedal bastıkça çıkarken bile zorlamadan devam edebilmenin bir yolunu,yöntemini buluyorsunuz desem biraz abartı olur mu? Biraz tempoyu düşürüyorsunuz kalp atışları normale yaklaşınca da tempoyu biraz arttırıyorsunuz.Eger şiştiyseniz uygun bir yerde biraz dinleniyorsunuz. Ben bunu kendime göre belirlediğim ara duraklarda biraz kültür fizik yaparak ya da çevreye bakarak yaptım.Güzergahı daha önceden bildiğim için çeşmebaşlarını, rampanın olmadığı veya çok az olduğu panoramik yerleri durak olarak seçmeye çalıştım.

İLK DURAK

Yukarılara doğru ilerlerken birinci durağım küçük seyir yeri idi.Yanında ağılların damların olduğu ilk keskin dönemeç.Koop.çu M.Pala tarafından yaptırıldığı söylenen metruk evden önceki dönemeç. Manisa yı seyrederken Kazım Abi ve arkadaşı aşağıdan göründüler.Bu defa daha uzun görüştük. Dağlarda bazı ağaçları aşıladıklarını,o ağaçlara bakmaya gittiklerini dolaşıp geleceklerini anlattılar. Arkadaşı ile aynı tişörtten giymişlerdi.Birbirleri ile dostluklarının  düzeyi,samiyetleri anlaşılıyordu. Ne güzel.

MAVİ KAPAK

Kazım Abilerle vedalaşıp  dağa doğru yolcu ettikten sonra çevreye şöyle bir göz gezdirdim.
Yerlerde gelişigüzel atılmış modern çağın tüketim ürünlerinin atıkları bulunuyordu.Şehre bakan değerli insanlar güzelliğe katkı olsun diye çevreyi çöplerle  düzenlemişti. Plastik şişeler,kola şişeleri,bira kutuları, bisküvi ambalajları,dürüm çiğ köfte malzemeleri. Bu arada çöp bidonu ya da çöpleri koyacak herhangi bir yer de yok etrafta...
Belediye, Orman Bakanlığı,İçişleri Bakanlığı (Jandarma) ,Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı v.s. Bir çok kuruluş var. Sorumlu kim,yetkili kim...Çöp atılmayacak,atan bedelini/cezasını karşılar,atılınca hangi kuruluş ne yapacak.Yasa ve yönetmelikte hepsi var.Ama yerlerde hâlâ çöpler var...
Ama yerlerde çöpler var. Çöpleri atanların hepsinde en azından İlkokul diploması var.Milli Eğitim Bakanlığımızın bireyleri çevre konusunda nekadar eğittiği de belli oluyordu.

Neyse biz de durumu lehe çevirmek üzere bir şeyler yaptık. Alt komşumuzun engelli oğlu mavi kapak istemişti.Yerlerde mavi kapaklar vardı.Ona vermek üzere topladım.Fakat geçen lüks araç sürücüleri bana baktıkları için biraz çekindim toplarken. Kültür fizik hareketleri yaparak ayaklarıma doğru eğildiğimde alıveriyordum anlaşılmadan kapakları. (Çekiniyorsan yaptığından burada neye yazıyorsun? Burada okuyacak olanlara niyetimi anlatabiliyorum.Araçla geçenler görüntüye göre değerlendiriyor da ondan efendim.)

CESARET VE STATEJİK DAVRANIŞ

Armutsuyuna kadar herhangibir köpekle karşılaşmadım. Armutsuyunda çeşmenin kenarında bulunan kirazlığın demir kapısına bağlanmış,daha sonra da bağlandığı yerden kurtulmuş (Çünkü zincirli tasma boynunda sallanarak geziniyordu.) bir siyah köpeğe  rastladım. Ben gelince havlayarak bahçeye doğru geri çekildi. Çekildiği yerin gerisinden daha güçlü bir havlama sesi gelince,bir köpeğin daha olduğunu anladım.Boz rengi dik tüylerinden tasmasını göremiyordum ama diğer köpek  daha sağlam bağlanmıştı.Yerinden ayrılamıyordu. Sadece gür sesiyle arkadaşına moral destek veriyordu. Uzaklardan sesi gitgide daha da yaklaşan üçüncü bir köpek havlaması da devreye girdi bu arada. Bahçede bulunan köpeklerin ikisi birden havlamaya ve bağlı olan iri cüsseli köpek azmanı zincirini gerdirmeye başlayınca oradan sessizce ama hızla  ayrıldım.(-Üç'e karşı birim-Küçük oğlumun tabletinde bulunan elime geçince kimseye vermeden devamlı oynadığım savaş stratejisi oyununda da ricat et çabuk kaç seçeneği vardı.Aklıma geldi hemen gereğini yaptım.)

ARMUTSUYUNUN FAYDALARI

Armutsuyunun ne kadar iyi bir su olduğu anlamıştım. İçtiğim Armutsuyu her nasılsa doping etkisi yapmıştı. Daha hızlı ve etkili bir sürüşle kaç rampa daha aştığımı şu an dahi hatırlamıyorum.
Bu performansta daha vahşi olduğu cüssesinin büyüklüğünden anlaşılan zincirini gerdiren boz tüylü çomarın etkisi olduğunu bazı kendini bilmezler düşünmüş olsalar da. Öyle değil...(Teessüf=Tatile giderken  köpek kovucusunu vermeyi unutan bisikletsever aziz dostuma da Selamlar gönderiyorum.)

(Fırsat buldukça devam edeceğim.)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...