13 Ekim 2021 Çarşamba

Tasa

Kredi kartlarındaki borçlarının bayırdan aşağıya kartopu gibi yuvarlanarak  katlanması nice zamandan beri kafasını kurcalayan bir mesele idi. Ne yapabileceğini düşünüp duruyordu. Kart ödeme günü geldiğinde tümünü ödemek istese de ödeyemiyordu. Önerilen en az ödeme tutarı kadar miktarı havale ederek, içerisinde bulunduğu ayı - cendereyi- atlatmaya çalışıyordu. Gelecek günlere  iyimser bakıp, bir sonraki ay bir çaresini nasıl olsa bulabilirim diyerek  borçla uyumaya, gezinmeye, yemek yemeye çalışıyordu. Bazı insan kederlendikçe yemekten içmekten kesilirken, kendisi karamsar zamanlarında  daha bir fazla ekmek tüketiyordu. Sanki midesindeki tokluğun zihnindeki borçluluğun stresini efkarını azalttığını zannediyordu. Bazı insanlarca  nafile beyhude teselliler ya da  züğürt tesellisi denen bu pozisyon, sıkıntısını zamana yaymasına yarıyor (muy) du? Kendi kendine kızdı. Yarıyordu işte. "Yaramasa şimdiye kadar bir şekilde bugüne kadar devam edebilir miydi?" diye mırıldandı. 

Eylül ayının bitip Ekim ayının girmesi, havaların gitgide soğuması, küçük oğlunun İstanbul'da üniversite eğitime başlaması ise  borç - ödeme - erteleme maçının uzatma dakikalarını girdiğini , aniden bir anda bitiş düdüğünün çalacağını hatırlatıyordu. Arada hayat arkadaşının ekstra taleplerini de sessizce -biraz somurtarak- karşılasa da  nedense çok da endişeli değildi. Nice badireler atlatmıştı. Bu badire de atlatılacaktı.    " Allah sağlık versin, borç yiğidin kamçısıdır demiş ya atalarımız,  bir şekilde çaresi bulunur, her yeni sıkıntı yeni müjdeleri de getirir tasalanma" dedi  bu yazının başından beri kendisiyle konuşan zihnindeki şeytanın avukatına... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...