14 Nisan 2016 Perşembe

Uyanış

Mart bitti, Nisanın ortalarına geldik. Hava bazen serin bazen sıcak ama gitgide ısınıyor. Güneyimizde bulunun dağlara yemyeşil kadifeler seriyor tabiat. Tüm canlılarda bir başka coşku oluşmasına yol açıyor. Hayatımızda Malta semti ile Çarşı arasında yürümekten başka hafta içi faaliyet olmadığından ancak güneydeki dağın yeşile bürünen yamaçlarını seyretmekle yetiniyoruz.

Tabiat Yaratanın kendisine bahşettiği döngü içinde güzelliklerini sergileyerek görevini yerine getiriyor. Mevsimden mevsime farklı hallere bürünüyor. Baharda uyanıyor her zerresiyle, yazın olgunlaşıyor ve güzün yavaş yavaş sararıyor, havalar serinledikçe içine kapanıyor. Uzun kış soğuklarını atlatmak için uykuya dalıyor. Yaşamak için, kendisine tevdi edilen görevi yerine getirmek gayesiyle renkten renge,şekilden şekile dönüşüyor, kendini koruyor ve geliştiriyor. Dallarıyla, yapraklarıyla, tomurcuklarıyla, çiçekleriyle, meyvalarıyla, dökülen yapraklarıyla. Kuşlar, kuzular, bilcümle diğer canlılarda kendi devranlarını yaşıyor ve gelişiyorlar.

İnsanoğlu da bunun parçası ama kendini tabiatın akışına bıraktığında böyle. Fakat genellikle son yıllarda farklı hallere bürünmeye başladı sanki insanoğlu. Tabiatla beraber değilde savaşır gibi, rakip gibi oldu. Kirlenen hava, kirlenen su, deniz, daha çok kazanma uğruna bozulan dünya dengesi. Kısaca eskilerin ifadesiyle dünya hırsı, daha çok kazanma, üretme derdi olmuş insanoğlunun. Egoist, benmerkezci bir bakış kaplamış gözünü, ruhunu. Açı, açığı, yoksulu, fakiri, yeşili, çiçeği, böceği gördüğü yok. Varsa yoksa daha çok yemek ve kazanmak ana amacı olmuş insanoğlunun egemenlerinin ve onu örnek alan benzerlerinin.  Daha çok ye, daha çok harca, daha çok tüket. Daha çok üretim, daha çok tüketim...

Bize bahşedilen dünya nimetlerinin sınırları olduğu bilinmesine rağmen zaptedilemeyen hırslar yüzünden gitgide dünyada huzuru, mutluluğu bulamaz oluyoruz. Sonra psikolog kapılarında elimize verilecek birkaç hap için sağlık dilenciliği yapıyoruz. Suni çözümler içinde bazılarımız.
İfadem kendini düzenleyerek insanca yaşayabilme imkanı olduğu halde, doğal dengeyi kaybedenler için geçerli tabii ki. Yoksa gerçekten ihtiyacı olanlara değil.

Bilsen de, bulsan da, farketsen de bir şey değiştiremiyorsun. Her birimiz tek tek  yakalanmışız hazlarımızdan, tüketim çılgınlığı bırakamıyoruz...

Uyanmak.
Sabah yatakta gözlerimizi açtığımızda uyku aleminden dünyaya uyanıyoruz ama  dünya aleminde bir başka uykunun içine çekiliyoruz.

İnşallah gerçekten uyanacağımız günler yakındır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...