İkibinonüç yılının aralık ayının ilk on günü de bitti. Durgunluk var hayatımda. Dingin,durgun bir haldeyim.
Sanki birşeyleri bekleyen insanlar gibiyim. İstasyonda, gelecek trenden inecek bir yolcuyu / dostu bekler gibi.
Ya da postacının kapıyı çalıpta ümitlendiği bir konuda haber getirmesini bekleyenlerin sıkıntılı bekleyişine de benziyor.
Sabah işe geliyorum. Hiçbir şeye dokunmak istemiyorum. Öylece akşamın oluvermesini bekliyorum.
Bir şeyler yaparsam, başka bir şeyleri kaybedecekmişim, başka bir şeylerden uzaklaşacakmışım gibi bir halim var. Gözlemek gözlemlemek, bakmak, uzaktan takip etmek istiyorum. Neyi, neden, nasıl,bilmiyorum. Tereddüt, kararsızlık bu duruma getirdi beni.
Birşeyler yaparken ya eldekileri de kaybedersem tedirginliği var. Sağlık olsun.
Derin bir nefes çekerek kapatıyorum sayfamı...
Bu bloğu oluşturmaya Temmuz ayı içinde,sıcak bir öğle sonrasında başlamıştım.Aklıma ilk gelen kelimeyi yazıvermişim başlığa...
14 Nisan 2016 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Arkadaş
Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...
-
Dün Arkadaşım İsmail le öğle arasında çarşıyı dolaştıktan sonra işyerinin merdivenlerine çıkmadan önce İsmail eliyle kırmızı plakalı bir yük...
-
"Samsunda dünyanın üçüncü büyük oyuncak müzesi kuruldu. Sunay Akın ın konsept danışmanlığı yaptığı müze iki milyon TL ye mal oldu.&quo...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder