1976, İzmir Caddesinin ismen değil cismen İzmir Caddesi olduğu son yıldı. Hacı Yahya Camisinden Kırmızı Köprüye doğru ilerlerken sol köşede bulunan "sabahçı kahvesi" yirmidört saat açıktı. Sabaha az bir zaman kala otobüsten inip konaklama imkanı bulamayanların, yola çıkacakların bekleme, dinlenme mekanıydı. Sandalyeye oturup kollarını masaya kavuşturduktan sonra kapanıp uyuyanlara karşı kayıtsızlığım o günlerdendir. Bir türküde geçer "Bize mesken oldu kahveler hanlar" doğrudur. Yokluğun, sınırlı maddi imkanların arasında bir kolaylık tesisiydi bu ve benzeri işlev gören kahveler.
Bu cadde İzmir'den İstanbul yönüne giden ve gelen otobüslerin geçiş güzergahı idi.
Caddenin, garaja varmadan önceki son en önemli noktası ise Sultan Camisi önündeki kavşaktı. Düz giderseniz garaja, sola dönerseniz İstanbul'a yönlenirsiniz. Sağınızda Saruhanbey anıtı ve biraz ileride Muradiye Camisi bulunurdu.
Muradiye Camisinin batı kısmında sürücü eğitimi verilen araçlar park ederdi. Ehliyet sınavları da bir zamanlar Muradiye Camisi yakınlarında yapılmıştı. Direksiyon kursu araçları vızır vızır dolaşırdı. Beyaz bir Murat 124'ün ön kapılarında "Ayrancı Direksiyon Kursu" yazısını hatırlıyorum.
Karaköy halkı, bir sabah kalktıklarında semtin sessizleştiğini yılların hareketini azaltamadığı İzmir Caddesinin boşaldığını farkettiler. Ve cadde boyu, ta garaja kadar olan her yer. Ve garaj da. Garaj o günden sonra eski garaj olarak bilindi.
O sabahtan itibaren otobüs gürültüleri, havalı kornalar, muavinlerin seslenişleri, sabahçı kahvesindeki beklemeler bitti. Karaköy dinginleşti. Sakin bir semt oldu. Bunu kestirenler yeni garajın etrafında konumlanmıştı. Kestiremeyen, imkan bulamayanlar sessizliğin içinde kaybolup gittiler.
2006 yapımı Arabalar 1 animasyon filmindeki Radyatör Kasabası gibi olmuştu. Karaköy semti yeni bir döneme girmişti. Ancak onu kurtaracak Şimşek McQuen hala çıkmadı.
Yeni Otogar törenle açılmıştı. Artık otobüsler İzmir-Bursa sürat yolu olarak adlandırılan yolu kullanmaya başlamışlardı. Otobüs gürültüleri de yeni Otogarın etrafına. Ve şehir dağ yamaçlarından aşağı doğru büyüdükçe Gediz Ovası da yavaş yavaş toprak kaybediyordu.
Lise yıllarım başlamıştı ve günlerim Karaköy İzmir Caddesinden çok çarşıda meslek lisesi etrafında geçmeye başlamıştı. Bu nedenle Karaköy'deki değişikliği layıkıyla gözlemleyemedim.
Anarsi yıllarıydı. Şehir ülkücüler- solcular olarak kamplaşmıştı. Ulupark - Fatih Parkı arasında şehir yeni gayri resmi bölgelere ayrılmıştı. Faşistlerden / komünistlerden kurtarılmıştı.(!) Anneler, Babalar okula giden, sokağa çıkan çocuklarının başına bir şey gelir, bir kör kurşun deyer korkusuna kapıldılar. Bir sokak üstümüzde evleri aynı sırada olan iki arkadaşımın abileri biri sağcı diye Adliyenin yanında, diğeri solcu diye Trabzon'da vurulmuştu.(1979) İlkokulda, doğumuzdaki Ön lisans kavşağından Arap alanına çıkan sokakta oturan benden üç yaş büyük bir abimiz ise lise'de okurken öldürülmüştü. Hala hatırımdalar.(1977) Allah Rahmet Eylesin.
Bu bloğu oluşturmaya Temmuz ayı içinde,sıcak bir öğle sonrasında başlamıştım.Aklıma ilk gelen kelimeyi yazıvermişim başlığa...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Arkadaş
Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...
-
Dün Arkadaşım İsmail le öğle arasında çarşıyı dolaştıktan sonra işyerinin merdivenlerine çıkmadan önce İsmail eliyle kırmızı plakalı bir yük...
-
"Samsunda dünyanın üçüncü büyük oyuncak müzesi kuruldu. Sunay Akın ın konsept danışmanlığı yaptığı müze iki milyon TL ye mal oldu.&quo...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder