3 Mart 2020 Salı

Enerji

      Çalıştığı işyerinin  güney yönünden geçen yolu,  çevreyi ve etrafındaki devinimi kısık gözlerle seyretti bir süre. Karşıdan vuran Mart güneşi gözlerini kamaştırmasa daha iyi gözlemleyecekti.
     Kısık gözünün önünde  siyah siluetler  oynayıp duruyordu. Kiminin eli cebinde, başı öne eğik on metrelik bir alan içinde bir ileri bir geri adımlıyor. Bir kısmı düşünceli, ama hareketli sol yönü uzun süredir gözlemliyor. Bazısı elinde telefon -hangi iş ve işlemlerin derinliğine dalmışsa- ha bire telefonun yüzüne (ekranına) dokunup duruyor. Bir kaç kişi ise saygı duruşunda bekleyen anıtkabirdeki asker gibi dimdik hareketsiz  bekliyor. Artlarında önemsemeseler de onları bekleyen  onlarla beraber gidip gelen gölgeleri mevcutttu. Soldan sağa doğru  bir çok araç önlerinden hızla gelip geçiyor. Ama onlar hiçbiri ile ilgilenmiyor. Yolun karşı tarafında bulunan parkın öteki ucunda tarihi caminin minaresi ile bahçesindeki ağaçlar da gölgelerini yola doğru uzatmış. Caminin güney kısmındaki dağ ise  sabah sisleri buğuları arasında buzlanmış gibi. 
      Bekleyenlerin  her iki yanında bulunan yaklaşık seksen yıllık palmiye ağaçlarının pürçüklü geniş gövdeleri yolun soluna doğru bakışlarını engellediği için, arasıra yola doğru yanaşıp yine sol tarafa doğru boyunlarını uzatarak ileriyi kontrol ediyorlar. Sonra yine eski hallerinde kimi sessizce ve hareketsizce, kimi adımlayarak kimi cep telefonuyla oynayarak kimi tesbihi sallayarak beklemeye zaman geçirmeye devam ediyorlar. Bir kaç dakika değil yaklaşık sekiz dakika dolduğu halde aynı pozisyondalar. Kime kimsenin yüzüne bakmıyor. herkes kendi aleminde.
      Sola doğru son bakanın hareketlenmesi üzerine diğerleri de hareketlendi ve kaldırım kenarında bir araya toplanmaya başladılar. Bu arada sol yönden geniş ve uzun bir gölge yavaşça  bekleyen grubun önüne yanaştı. Gölgesi bekleyenlerin üzerine düşünce bekleyenler de gölgede kaldılar. Ve büyük gölgenin ön kısmında bir tıs sesi duyuldu. Bekleyenler sırayla azıcık telaş içinde binince yine bir tıs sesi duyuldu. Büyük ve geniş gövdesinin  palmiyelere vuran  gölgesinin sağa doğru ilerlemesiyle yol  yine ışıldadı.
     Bekleyen kalmadığı için palmiyelerin arasında kalan boşlukta güneyden vuran güneşin yerden yansıması daha görünür oldu. Yolun diğer yarısı caminin ve ağaçların gölgesinde kaldı.
      Bir kaç zaman sonra yine aynı boşlukta yeni gölgeler peydah olarak kıpırdamaya başladı. Benzer hareketlerle sol yanlarını eğilerek kontrol ediyorlar bekliyorlardı. Uzun ve büyük gölge yanaşıp tıslayınca, o uzun ve geniş gölgenin karanlığı içinde kayboluyorlar.  Ardından yine.. Bu tekrarlayan eylemler günler aylar yıllar boyunca yinelenip duruyor.
      "Ekseriyet bir gölge gibi geçip gidiyor hayattan. Böyle mi olmalı? Gölgesiz, ışıldayan, aydınlatan, ışığıyla gölgede yaşayanlara yol mu göstermeli? Nasıl olmalı?"
      Bitkin bir sesle kendi kendine; "Ama bunun için enerji lazım !"  Diye bir an düşünerek kapattı bilgisayarını.  Zorlanarak yerinden kalktı, ceketini giydi, bezgin bezgin çıkışa doğru yürümeye başladı. (03.03.2020-17:47)
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...