13 Mart 2020 Cuma

Korona günlerinde hayat

 Nilüfer'in  duygulu sesiyle söylediği  çok uzaklarda şarkısını dinlerken radyoda, aklına Aralık Ocak ayı içinde Çin'de Vuhan'da apartmanlarda günlerce mahsur kalan insanlar geldi. Ve  Gabriel Garcia Marquez'in "kolera günlerinde aşk" adlı eserinden çağrışımla yaşananlara korona günlerinde hayat deyiverdi.
Son üç ayda bize göre  çok uzaklarda olan Çin'de ortaya çıkan korona virüsünün adım adım dünyaya yayılmasını  ve ülkemize yaklaşmasını hep beraber izledik. Ve sonunda korktuğumuz önce kapımıza, sonra  başımıza geldi. Korona virüsünün yaygınlığı hakkında halk arasında değişik şüpheler konuşulsa da, resmi olarak şu an itibarı ile 2 olan sayının artmaması dileğimiz temennimizdir.
Belki de sıcak günlerin yaklaşması sıcak iklimde hayatını sürdüren ülkemiz insanları için bir şans.
Ancak kötü haber alınır alınmaz  kısa süren bir durgunluğun ardından tüm şehirlerde koruyucu malzemelerin ve  virüs dezenfekte edicilerin ayrıca kolonyaların çok hızlı olarak raflardan kaybolması da gösteriyor ki bu noktayı bekliyormuşuz. 
Virüsün yayılmasını sağlayan değişik sebeplerin var olduğu görülüyor. İnsanların dünyayı çok sık dolaşması, kalabalık ortamlar, toplumların temizlik hassasiyeti,  insan bünyesinin zayıflığı yani vücut direncinin yetersizliği, yaş, kronik diğer rahatsızlıklar gibi etkenlerin yanında, özellikle bazı ülkelerdeki   umursamazlıkta etkenler arasında sayılabilir.  
Ve son iki günden bu yana yaşadığı şehirde de insanların salgına karşı daha dikkatli davranmaya başladığını gözlemledi. Tokalaşmalar, yakın irtibatlar, temizliğe biraz daha dikkat edilmesi ve yüzlerdeki endişe, yüzler önceki zamanlara göre daha bir asık, daha bir düşük ve muhabbetlerin de gitgide azalması, insanların yavaş yavaş kabuğuna çekilmesi ilk farkedilenlerdi. Okulların tatil edilmesiyle birlikte, çalışan kadınların çocuklarını kime nereye bırakacağı düşüncesiyle izin taleplerinin arttığını gözlemledi.  
Virüs salgını nedeniyle gidip gitmemekte kararsız kaldığı Cuma namazına son dakikalarda yetişti. Cami bahçesinin  dışında  kendisi gibi son anda gelenlerin serdiği bir naylon hasır üstünde namazını kıldı. Mart güneşi altında geçen yaklaşık yarım saatlik zaman süresince biraz terledi. Yan tarafındaki hasırda namaz kılan bir kısım yaşı kemale ermiş cemaatin maske taktığını gördü. Namaz bittiğinde en arka sırada olmanın avantajı ile Camiden ilk çıkanlardandı. Kendince tedbir almıştı işte.
Feleğin çemberinin nasıl dönüp de nice kimselerin tekerine çomak soktuğunu bir kez daha müşahade etti.
Böylece "Kelebek etkisi" olarak adlandırılan teorinin gerçeğe dönüştüğünü, dünyanın herhangi bir yerindeki olayların az ya da çok dünyanın diğer kesimlerine de tesir ettiğini bir kez daha tesbit etti.13.03.2020 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...