10 Mart 2020 Salı

Tahrik

Bazı insanlar giyim mağazalarının  vitrinleri ve mağazanın içinde sergilenmiş giyim eşyalarıyla ilgilenirler. Bazıları da elektronik mağazalarının vitrinlerini seyrederler. Bu kişiler ellerine fırsat geçince yani maddi imkanları uygun hale gelince gönüllerinde depreşip duran isteklerinin ardından koşa koşa mağazalardan beğendiklerini alırlar. Günlerce, piyasaya yeni bir ürün çıkıncaya kadar o aldıklarının özellikleri ve güzellikleri ile oyalanırlar ne kadar hoş bir eşya aldıklarını çevrelerine sevinçle anlatırlar. Başka bir grup ise bu mağaza vitrinlerinde kısa bir süre oyalanır sadece bakar geçer. Vitrinde sergilenen ürünü ve ürünün üzerindeki etiketi incelerler. Ardından ceplerini kurcalarlar. Bir ellerindeki birikime, bir de vitrinde sergilenen ürüne bakarlar. Yine geçer giderler. Fırsat buldukça bu mağazanın önünden geçmeyi adet edinirler. Ve birgün vitrini seyrettikten sonra gözlerinde parıldayan bir ışıltıyla aniden mağazaya dalıverirler. Çünkü o ürün -yeni bir modeli çıktığı ya da çıkacağı için- fiyat indirimine  girmiştir. O anda akıllarında ödemeleri gereken diğer borçların gelecek hesapları yoktur. Sadece o ürünü alıp giymek, içmek ya da kullanmak vardır. Aç insanın lezzetli bir yemeğin önünde yutkunarak beklemesi gibi, nice zamandır o ürünü beklemekte olduklarından başka bir şey düşünmeden hemen alırlar. Çünkü bu fırsattır. Eğer diğer ihtiyaçlarını düşünecek olurlarsa vazgeçeceklerini ve ağızlarındaki suyun damlamaya devam edeceğini bildikleri için hemen almalıdırlar. Gerisini sonra düşünürler. İhtiyaç öncelikli değildir, haz önceliklidir. Ve bu nedenle reklamlar için, bu hazzı körükleyerek hedef kitleyi tahrik etmeye yarar denebilir.
Aynı vitrin önünden nice başka biçim şekil huy ve tıynette insanlar da geçer gider. Hiç bakmadan geçen bu grubun ise yoksulluğunun ümitsizliği içinde guruldayan karnı önceliğidir. Zaten hal ve gidişleri, giyim biçimlerinin kalitesi de belli eder bu kişileri.
Bir de sık olmasa da, sakin adımlarla yürürken vitrinin ışıltısının gözlerini kamaştırmasından dolayı öylesine bir bakışla başını çevirerek mağazanın önünde durmadan geçip gidenler vardır.
Yürüyüşlerinden de anlaşılır ki bunlar kendilerine hakim, kendileriyle barışık, kendilerinin ne yapması ya da yapmaması konusunda durumlarının bilincinde olan insanlardır. Üzerindeki eski ya da yeni, kaliteli yada kalitesiz olsa da elbiselerinin dizaynında bir tutarlılık vardır. Bakışlarında, duruşlarında bir kararlılık, bir kendine güven vardır. Mağazanın önünde ceplerini karıştırmazlar. Zaten ceplerini ve bütçelerini biliyorlardır. İhtiyaçlarını planlamışlardır. Bu şahıslar mağazalara çok ender olarak girerler. Canının istediklerini değil ihtiyaçlarını alır ve hemen çıkarlar. 
Tüm bu anlatılanların haricinde bir de kitapçıların önünde bakınıp duran değişik giyim ve biçimlerde ama  gözlerinde vitrindeki kitaplara doğru baktıklarında parlayan bir ışıltı olan insan grubu vardır. Bu kişiler de diğer eşya mağazalarının vitrinlerine bakanlar gibi tasnif edilebilseler de, kendilerini geliştirecek ve zihin dünyalarını inkişaf ettirebilecek eylemler içinde olduklarından  istekleri daha masumdur  denebilir mi?  Ama, kitap mağazalarına hırsla dalıp kitapların kendisine ilginç gelenlerini (ya da rafın boyutlarına uygun ebatta kitapları) alıp evde kitap raflarında biriktirmeye, entel görüntü vermeye çalışanlar olduğu gibi; "bu beğendiğim kitaplar ilgi duyduğum konuları içerdiği için şu an okuyamasam da ilerde okuyabilirim ." düşüncesi ile satın alanlar da olabilir.
O nedenle insanların eylemlerini uzaktan bakarak değerlendirmek  her zaman doğru sonuçlara götürmeyebilir. Doğru, objektif değerlendirme yapabilmek için insanların niyetlerini ve hayatının diğer kısımlarındaki eylemlerinin tutarlılığını göz önüne almalıdır. Çünkü bu yazıyı yazan da son grupta olduğunu düşünüyor. Vesselam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...