3 Temmuz 2014 Perşembe

Uzak kalmak

Bu blogla irtibatım gitgide azalıyor.

Kafamdaki meşguliyetler mi etkiliyor.Üşengeçliğim mi ağır basıyor bilmiyorum.
Ancak tarihlerinden de belli ki klavyeleri sadece iş için kullanıyorum.
Blog sayfalarına ne zamandır girmemişim.
Acaba anlatmak istediğim birşeyler kalmadı mı.Yoksa kendi içime daha da kapanıyor muyum.?

Yine işyerimde masamdayım.Radyom açık ve radyoda Soma dolayısıyla ağırlaştırılmış bir dinleyici istekleri proğramı.Hüzünlü türküler dinliyorum.Klavye ile liste yaparken kafam bazen kilitleniyor .
 Radyoyu kapatıyorum bir süreliğine,sonra tekrar açıyorum.

Blogtan ayrı kaldığım müddet zarfında babam ve küçük kardeşimle eşi birlikte umreye gittiler.

İstanbul da okumaya gayret eden oğlum sık sık,Ankarada okuyan kızım daha seyrek olmak üzere gidip geldiler.

Küçük oğlum bilgisayardan fırsat buldukça bazen ders çalışıyor.Okula gidiyor.Bazen judoya gidiyor.

Eşim; bazen öfkeli, bazen üzüntülü,bazen gergin,bazen samimi,bazen resmi bir şekilde            -karşılayamadığım isteklerinin umudu içinde- kendi dünyasında yaşayıp (ömrünü sürdürüp) gidiyor.

Ben ise ne sevinç,ne hüzün ne olduğunu anlamadığım bir durağanlık içinde/ mutad bir tekdüzelikle evden işe işten eve gidip geliyorum.

Bazen şükrediyorum sağlığıma ,

Bazen de -sıkıldığım uyuyamadığım gecelerde- uzak dağ başlarında ıssız bir ormanda,yanında küçük bir derenin şırıltısını duyarak , tahta bir barakada yalnız bir yaşam sürdüğümü hayal ederek dalıyorum uykulara.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...