Birkaç yıl önceydi.Köydeydim.Babaannemle sohbet ediyorduk.O hatıralarını anlatıyordu.Ben de deşip teşvik ediyordum.
Laf lafı açtı.
Ebem;-Benim gençlik zamanlarımda köyün camisinde ipekten gök rengi bir sancak vardı.Seferberlik olduğunda,asker alınacağında bu sancak çıkarılır ve köyde en uzun sırık aranıp bulunur ve ucuna bağlanırdı.Sonra askere-sefere gidecek gençler cami duvarına yaslanmış duran bu sırığın etrafında toplanırlardı.
Kim tutacak bu sancağı ? Kim tutacak ? Kim gezdirecek ? Diye bakınıp dururlardı.
Yok mu bir babayiğit diye seslenen hoca ve etrafındakiler merakla beklerlerdi.Çocukları askere gidecek olanlar,Nişanlılar,Evliler,eşler hüzünle haykırırlardı yavrularına,yavuklularına,eşlerine, sen elleme,sen tutma,başkası tutsun diye,
Ama gergin bekleyiş fazla sürmez "yeter artık" diyerek bir delikanlı alıp kaldırırdı sancağı gökyüzüne doğru.O anda yakınlarında/akrabalarında bir feryat bir hüzün ve karmakarışık duygular içinde bir kıvanç....
-Neden? Neden böyle olurdu.?..diye sordum ebeme.
-Sabret dedi,anlatacağım.
-Çünkü o sancak takılan sırığı göğe doğru ilk kaldıran genç gittiği savaştan geri dönmezdi.Şehit haberi gelirdi köye.Bu sebeple askere gidecek sevdiklerinin o sancağı tutmasını, köyün içinde gezdirmesini kimse istemezdi.
Bu sancak dikildiğinde diğer köy ve kasabalardan seyretmeye gelirlerdi.Etrafta hiç bir köy ve kasabada böyle bir sancak yoktu.O kadar büyüklüğe rağmen avucunun içine toplanacak kadar ince dokunmuştu. İnce uzun ipek kumaşın üzerinde altın sırmalı ayetler yazılıydı.Güneşli havalarda ışıltısı cezbederdi seyredenleri. Öyle güzel bir rengi ve ışıl ışıl parıldayışı vardı ki ...
(Bu arada Ebemin gözleri yaşardı,yutkundu.)
-Nerde bu sancak ebe dedim?.
-Camide saklanırdı.Zamanı gelince güzelce kullanılır, işi bitince yeniden dürülerek kaldırılırdı.
1940 lı yıllarda birgün şehirden gelen yetkililer aldı götürdü.Şu anda yok dedi.
Dinledim.
Köyde Ebemin anlattığı o sancak olmasa da,
Bu gelenek biraz değişmiş olsa da ,Ayyıldızlı alsancağımızla süslü asker eğlencesi ismiyle hala devam ediyor.
Ancak anlattıklarını teyit edemediğim için bir hatıra olarak kaydettim.
Babaanneme(Ebeme) soramadığım bir soru daha vardı.Acılar tazelenmesin diye soramadığım.
-Köyde yakın zamanlarda şehit olmuş kardeşlerimiz var.Acaba onlarda askere gitmeden evvel ellerinde bayrağımızla köyde dolaştılar mı ? sorusu.
Esasında dolaşmış olup olmamaları da önemli değil,hayatlarını teslim etmişler,alkanlarını,canlarını Albayrağa vermişler.Sadece Ebemin dediklerinin sonucunu merak etmiştim.
Cümlesine Allah Rahmet Eylesin.
Bu bloğu oluşturmaya Temmuz ayı içinde,sıcak bir öğle sonrasında başlamıştım.Aklıma ilk gelen kelimeyi yazıvermişim başlığa...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Arkadaş
Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...
-
Dün Arkadaşım İsmail le öğle arasında çarşıyı dolaştıktan sonra işyerinin merdivenlerine çıkmadan önce İsmail eliyle kırmızı plakalı bir yük...
-
"Samsunda dünyanın üçüncü büyük oyuncak müzesi kuruldu. Sunay Akın ın konsept danışmanlığı yaptığı müze iki milyon TL ye mal oldu.&quo...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder