1 Nisan 2013 Pazartesi

Döndü Ebemin Anlattıkları (Gediz Akçaalan)

Birkaç yıl önceydi.Köydeydim.Babaannemle sohbet ediyorduk.O hatıralarını anlatıyordu.Ben de deşip teşvik ediyordum.
Laf lafı açtı.
Ebem;-Benim gençlik zamanlarımda köyün camisinde ipekten gök rengi bir sancak vardı.Seferberlik olduğunda,asker alınacağında bu sancak çıkarılır ve köyde  en uzun sırık aranıp bulunur ve ucuna bağlanırdı.Sonra askere-sefere gidecek gençler cami duvarına yaslanmış duran bu sırığın etrafında toplanırlardı.
Kim tutacak bu sancağı ? Kim tutacak ? Kim gezdirecek ? Diye bakınıp dururlardı.
Yok mu bir babayiğit diye seslenen hoca ve etrafındakiler merakla beklerlerdi.Çocukları askere gidecek olanlar,Nişanlılar,Evliler,eşler hüzünle haykırırlardı yavrularına,yavuklularına,eşlerine, sen elleme,sen tutma,başkası tutsun  diye,
Ama gergin bekleyiş fazla sürmez "yeter artık" diyerek bir delikanlı alıp kaldırırdı sancağı gökyüzüne doğru.O anda yakınlarında/akrabalarında  bir feryat bir hüzün ve karmakarışık duygular içinde bir kıvanç....
-Neden? Neden böyle olurdu.?..diye sordum ebeme.
-Sabret dedi,anlatacağım.
-Çünkü o sancak takılan sırığı göğe doğru ilk kaldıran genç gittiği savaştan geri dönmezdi.Şehit haberi gelirdi köye.Bu sebeple askere gidecek sevdiklerinin o sancağı tutmasını, köyün içinde gezdirmesini kimse  istemezdi.
Bu sancak dikildiğinde diğer köy ve kasabalardan seyretmeye gelirlerdi.Etrafta hiç bir köy ve kasabada böyle bir sancak yoktu.O kadar büyüklüğe rağmen avucunun içine toplanacak kadar ince dokunmuştu. İnce uzun ipek kumaşın üzerinde altın sırmalı ayetler yazılıydı.Güneşli havalarda ışıltısı cezbederdi seyredenleri. Öyle güzel bir rengi ve ışıl ışıl parıldayışı vardı ki ...
(Bu arada Ebemin gözleri yaşardı,yutkundu.)
-Nerde bu sancak ebe dedim?.
-Camide saklanırdı.Zamanı gelince güzelce kullanılır, işi bitince yeniden dürülerek kaldırılırdı.
1940 lı yıllarda birgün şehirden gelen yetkililer aldı götürdü.Şu anda yok dedi.

Dinledim.
Köyde Ebemin anlattığı o sancak olmasa da,
Bu gelenek biraz değişmiş olsa da ,Ayyıldızlı alsancağımızla süslü asker eğlencesi ismiyle  hala devam ediyor.

Ancak anlattıklarını teyit edemediğim için  bir hatıra olarak kaydettim.
Babaanneme(Ebeme) soramadığım bir soru daha vardı.Acılar tazelenmesin diye soramadığım.
-Köyde yakın zamanlarda şehit olmuş kardeşlerimiz var.Acaba onlarda askere gitmeden evvel ellerinde bayrağımızla köyde dolaştılar mı ? sorusu.
Esasında dolaşmış olup olmamaları da önemli değil,hayatlarını teslim etmişler,alkanlarını,canlarını  Albayrağa vermişler.Sadece Ebemin dediklerinin sonucunu merak etmiştim.
Cümlesine Allah Rahmet Eylesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...