Dün akşamüzeri eşinin teklifiyle kısa bir şehir turu yapmaya karar verdiler. Önce Ulucami'ye uğrayacaklar ardından mezarlığa uğrayarak babasını ve annesini ziyaret edecekler ve Alaybey yolundan Seyfettin Bey caddesinden ilerleyerek hükümet konağına varmadan önce sol tarafta bulunan kuru bakliyat mağazasında ihtiyaçlarını alacaklardı.
Saat 18.30'u gösterirken evden çıktılar. Otomobile binerek Tevfikiye Mahallesinden boyahane köprüsüne doğru ilerlediler. Boyahane köprüsüne (artık burada köprü olsa da dere kapatıldığından köprü işlevini yitirmiştir. Ancak eskiyi bilenler tarafından hala boyahane köprüsü olarak hatırlanır.) geldiklerinde sağa doğru dönerek üzeri kapatılarak yeşillendirilen eski derenin kenarında bulunan yol boyundan kırmızı köprüye doğru ilerlediler. Kırmızı köprünün aşağısında dere üstü kapatılarak yeşil alana dönüştürülmüş olup, üst yanı dağ tarafı ise açıktır. İhtiyar çınar ağaçları dağa doğru dere boyunca gölgelerini ve serinliklerini dallarının altında sandalyelerinde oturan sohbet edenlere çaylarını yudumlayanlara sunarlar.
Kırmızı köprüde kırmızı trafik ışıklarında beklediler. Işıklar yeşile dönünce güneye doğru Spil dağına aracı sürmeye devam ettiler. İvaz paşa camisi yol ayrımına geldiğinde sola kıvrılarak hafif sağ yaptılar. Böylece rahmetli Ertuğrul Dayıoğlu belediye başkanı iken 1985 li yıllarda açılan Ulucami yoluna giriş yaptılar. Bu yol şehirdeki en kötü yollardan biridir. Sultan camisinden istasyona kadar yollarda döşeli duran kesme taşlar bu bölgeden sökülerek yerine asfalt dökülmüştü. Daha sonra Ulucami yolu yapılmaya başlanınca yeni açılan yola bu kesme taşlar döşendi. Hala kesme taşlı olarak kullanılmaya devam eden yol bakımsız araçların sarsıntıdan vida döktüğü , yolcuyu rahatsız eden konforsuz bir yoldur. Şehrin içinde iken de sarsıntıları rahatsız ederdi ama daha düzgün bir taş işçiliği ile döşendiğinden estetik olarak intizamlı dururdu. Karaköy'ü Ulucami'ye bağlayan bu yol İvaz Paşa camisinden itibaren eğri büğrü inişli çıkışlı bir yol olmasına rağmen, şehrin aşağıda kalan yollarına göre daha sakin olduğundan şehri bilen ve Turgutlu istikametine veya Alaybey'e bir an önce gitmek isteyen şoförler tarafından kullanılıyor. İşte bu yolda sarsıla sarsıla ilerlediler. Sağ tarafta yedi kızlar türbesini uzaktan gördüler. Sol tarafta 1974 yılında geçici ortaokul binası yapıldığı için bir yıl orta bir öğrencisi olarak okuduğu İstiklal İlkokulunu gördüler, yine eski çocuk kütüphanesini de geçtikten sonra Ulucami göründü. Düze çıkınca aracı sağa yanaştırıp bagajdaki bidonları alarak Ulucami önündeki merdivenlerden tırmanmaya başladılar. Çıktıkları merdivenin bitiminde önlerini kesen yoldan sonra başlayan Ulucami'nin merdiveni ve heybetli giriş kapısı karşılarındaydı. Sağ yanlarında ise eski saat kulesi bakımsız gövdesine vuran akşam güneşinin merdivene düşen gölgesiyle kaderin onu sürükleyeceği sonunu bekliyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder