İçinde günlerdir bir türlü etkisini yitirmeden hatta artarak devam eden gerginliğinin hal ve hareketlerine olumsuz etkisini bir türlü üzerinden atamıyordu. Atamıyordu çünkü her akşam iş dönüşü eve girdiğinde açılan ilk konu hiç değişmiyordu. Ne dese, ne anlatsa, ne tavsiye etse, ne gösterse, ne nasihat etse değişmiyordu. Hep biteviye aynı konu açılıyor. Aynı sorular soruluyor. Aynı cevaplar veriliyordu. Dayanabileceği sınıra kadar sabırla dinliyor. Bir süre geçtikten sonra sabrı kalmıyor ve öfkeleniyordu. Bir ara sakinleştirici şurubunu içiyor. Şurubun yarım saat içinde vücuduna tesiri başlayınca sakinlemeye başlıyor, bir süre sonra da yatağına uzanıyordu. Sonra uykunun derinliklerinde her şeyi unutuyor, teselliyi uykuda buluyordu. Bu durum nereye kadar sürecekti.
Hayatın yaşanması gereken nice iyi ve çözülmesi gereken nice kötü yanı varken sadece bir tarafına takılı kalmak bir ruh sorununun başlangıcı mıydı? Hem de çözülmesi kendi elinde olmayan bir konuda zihnin takılı kalması ne kadar zor bir durumdu. Zihin kilitlenmişti ve açılamıyordu. Bu konuda kendisinin çözüme yönelik attığı adımın durumu daha da kötüleştirmiş olabileceğine kanaat getirdi. Belki de kendi araya girerek durumu karşılıklı olarak tevil etmeliydi, yorumlamalıydı. Ancak o direk çözümün meseleyi kolayca çözebileceğini düşünmüştü. Öyle olmadı. Ve şimdi çözüme katılmadan direk çözüm girişimin sıkıntılı sonuçlarına katlanıyordu. İnşallah yeni hepimiz için hayırlı bir konu ortaya çıkar ve hep beraber oraya odaklanılır.(19.09.2023)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder