19 Eylül 2024 Perşembe

Berber

16 Eylül 2024 Pazartesi günü akşamüzeri mesaiden çıkarken diş tedavisine gideceğini Müdüre söyledikten sonra yeni taşındıkları iş yerinin beşinci katında bulunan bürodan aşağıya inmek için merdivenlere yöneldi. Biraz hareket olması iyi olur düşüncesiyle asansörü kullanmak istemedi. Yavaş yavaş sakin adımlarla merdivenlerden inerek zemin kata vardığında  camlara yeni yapıştırılan kurum ismini ve amblemini inceleyerek otomatik kapıdan çıktı. Kapının tam karşısında yol kenarında sohbet eden güvenlikçi dahil birkaç kişiye selam vererek polis lojmanlarının çitlerine bağladığı bisikletine gitmek için dağ tarafına yöneldi. Bisikletinin tellere bağlı kilidini söktü. Yavaşça kaldırımdan indirdikten sonra bisikletine bindi. Pedallara bastığında bisikletin daha rahat aktığını fark edince hafta sonu eski lastikleri yeni geniş lastiklerle değiştirdiğinden bisiklete daha rahat binebiliyor olmasına sevindi...

17 Eylül sabahı kahvaltısını çabucak yaparak evden erken çıktı ve bisikletini apartmanda kilitlediği yerden aldıktan sonra saçlarını kestirmek için  devamlı gittiği bitpazarında bulunan berbere doğru aceleyle yola çıktı.

Berber, kendinden daha yaşlıca birisinin kırlaşmış saçlarını kısaltmakla uğraşıyordu. Selam verdi. kısa hal hatırdan sonra dükkanın önünde bulunan sandalyeye oturdu. Bir yandan parkı ve dükkanın karşısında bulunan kavun satıcısının parkın kenarına kaldırıma yığdığı iri sarı kavunların başındaki hareketliliği gözlemlemeye başladı. Allah bereket versin tamam tamam sözleriyle bir seyyar satıcı el arabasına seçtiği kavunları yerleştiriyordu.

Sabahın dinginliğinin hissedildiği bu sakin bölgede bir zamanlar şehrin otogarı vardı. İstanbul'dan İzmir'den Konya'dan gelen şehirlerarası otobüsler  bu bölgeye gelir, yolcu alır yolcu indirir, garajın etrafındaki tamirhanelerde bakımları yapılırdı. Bölgede bulunan yapılar o günlerin hatıralarını hala barındırıyordu. Gittiği berberin o zamandan bu yana değişmediğini tahmin ettiği mavi boyalı demir camekanlarında eski yıllardan kalan birkaç parça kirli anıyı da barındıran camlar hala mevcuttu. Eski aynaların arasına çivilenmiş kenarları kıvrık soluk duvar takvimi üzerindeki manzarayla birlikte asıldığı tarihi de gösteriyordu. Bir an  Necati Cumalı'nın "Tülü" hikayesi aklına geldi. Hikaye böyle bir bölgede dükkanlarda asılı duran eski sararmış fotoğrafları tarif ederek başlıyordu.

Bu arada berberin hızla çalışan şarjlı makinası da birkaç dakika sonra ihtiyarın saç kesim işini  bitirmişti.

Berber tıraş olana sıhhatler olsun diyerek avucuna kolonya tuttuktan sonra, ihtiyar yandaki kollardan destek alarak berber koltuğundan kalktı hesabını ödedi vedalaştı ve sakin adımlarla kapıdan çıktı. 

Buyur dedi berber Ahmet geç. Koltuğa oturur oturmaz beyaz örtüyü boynunun altından itibaren üzerine örterken bugün izinli misin dedi. Eh bir kaç saatlik izinliyim diyerek cevapladı.

Daha önceki tıraş zamanından kalan bir kaç konuda laflarken tıraş makinesi de ustanın maharetli ellerinde görevini yerine getiriyordu. Her yanını saran beyaz örtünün altında gözlemekten ve sohbetten başka yapabileceği ne vardı ki? Çay içer misin diye sordu. Yok çarpıntı yapıyor diyerek reddetti. Berber  saçın ve başın durumu ve pozisyonuna göre tıraş makinasının birini bırakıyor fişe takıyor ve çekmeceden daha farklı özellikleri olduğunu tahmin ettiği başka bir makine çıkararak kaldığı yerden işine devam ediyordu. Kesilen dökülen saçları önüne birikmeye başlamıştı. Yıllar yılı her berbere geldiğinde  kesilerek önüne dökülen saçlarını düşündü. İlk beyazlar önüne geldiğindeki tedirginliği atlatmış artık beyazlarını kabul etmişti. Hayatın aşamalarıydı, kabul etmek zorundaydı. Allah her yaş için ayrı ayrı sağlık ve esenlikler versin diye düşündü.

Berber tıraşlı başına uzaktan sağdan soldan bakarak elinde makas ve tarak  ile kestiği saçlardan geri kalanı kontrol etmeye başlayınca işin sonuna gelindiğini anladı. Son kontroller yapılıyordu. Ardından on beş yirmi santimlik bir çubuğun ucuna bağlı pamuk parçasını kolonyaya daldırdı. Kolonyalı pamuğu çakmak ile tutuşturdu ve ateşini  her iki kulağına   kısa aralıklarla hızlıca çekip uzaklaştırdı. Bir yanık kokusu etrafa yayıldı. Kulaklarındaki tüyler temizlenmişti. İşte işin püf noktalarından biri de bu diye düşündü. Ona göre, bu işi tıraş olanı incitmeden yapmak ustanın maharetini kabiliyetini gösteriyordu.

Ardından kolonya şişesini avucuna dökerek saçlarına sürerek taradı. Boynundan aşağıya doğru bağladığı beyaz bezi sükunetle topladı. Dükkanın bir köşesine sükûnetle silkeledi. Elektrikli saç kurutma makinesi ile saçını ve boynunu rüzgara tuttu. Berber   sıhhatler olsun diyerek elindeki kolonyayı avucuna doğru uzatırken, o da aynı diğer müşteri gibi koltuğundan kalkıyordu.

Cüzdanını çıkardı borcunu ödedi ve vedalaşarak dükkandan ayrıldı.  Berber yerleri süpürüp ona tekrar bakıncaya kadar bisikletine binmişti bile. Gülümseyerek yeniden vedalaştılar... 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bir beyaz örtü

Bu sabah yataktan kalktıktan sonra yatağının yanındaki pencereden dışarıya baktığında mavi gökyüzünü göremedi. Dağları göremedi. Her yanı ka...