5 Ocak 2023 Perşembe

Nöbet

Gece babasının evinde kalmıştı. Yalnız yaşayan ve sağlık sorunları olan babasına yardımcı olmak için nöbetleşe olarak kardeşleriyle kurdukları bir düzenlemeydi. Sabah telefonunun alarmıyla zor uyandı derin uykusundan. Böylece tekdüze devam eden hayatının bir gününe daha başlamış oldu. Öncelikle yatağını topladı. Ardından babasına içirmek üzere eşinin hazırladığı tarhana çorbasını ısıttı. Isınan çorbayı bir kaseye boşaltarak ekmek ve bir kaç kahvaltılıkla birlikte tepsiye sıraladı. Babasının yanında bulunan masaya bıraktı. Televizyonu açtı. Televizyondaki sesler yalnızlık hissini azaltıyor galiba diye düşünerek  babasını uyandırmaya çalıştı. Önce kalkmak istemediğini uyumak istediğini söyledi babası. Israr etti. Çorba hazır.  Eşim pişirdi, ilaç içmen lazım, biraz gayret diyerek ikna etti. Yavaşça doğruldu babası ve yüzünü yıkayarak yan tarafta bulunan kanepeye oturarak önündeki çorbaya -ömrü boyunca her çorbadan önce yaptığı gibi- ekmek doğramaya başladı. Yemeğe başlamadan açlık haplarını içirdi. Ardından arada sırada  televizyona bakarak yemeğini yedi. 
İşe gitme saati de yaklaştığından biraz telaşlandı. Babası yemeğini yerken içeriye astığı kıyafetlerini  giydi. Masadaki yiyecekleri kaldırdı, sildi. Tok olarak içmesi gereken haplarını günlük ilaç kutusundan çıkardı. Altı tane hapı babasının avucuna döktü. Babası besmeleyle bir kaç yudum suyla birlikte hapları yuttu. Hemen hava oksijen makinesini çalıştırarak oksijen çıkan hortumun ucunu babasının burnuna taktı. Buhar ile buğu ile  akciğerlerini tedavi eden ilaç sıvılarını da diğer makineye dökerek makinenin maskesini burnuna taktı. Makineyi çalıştırdı. Babasının burnundaki maskeden buharın çıktığını ve nefesi içine çektiği görünce baba ben işe gidiyorum Allahaısmarladık diyerek veda etti.
Kapıda ayakkabılarını giydikten sonra kilitledi. Kabanının önünü güzelce ilikledi, kasketini iyice başına geçirdi. Zemin kattaki daireden sokağa adım attı. Hızlı adımlarla yollardan sokaklardan trafikteki araçların arasından ilerleyerek evinin girişine geldi. Apartmanın dış kapısını açarak posta kutusuna babasının evinin anahtarını bıraktı. Tekrar sokağa çıktığında telefonun saati 08.24 ü gösteriyordu.  Geç kalmış sayılmam ucu ucuna işe yetişebilirim diye düşünerek hızlı adımlarla on dört yıldan bu yana kullandığı, kullanmaktan yolların, yılların ve ayakkabıların eskidiği, şehrin en eski resmi binasında bulunan iş yerine doğru yürümeye başlamıştı bile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...