Gecenin yorgunluğunu ancak gün öğleyi aştığında anlayabilirsin, batıya doğru eğilen güneşin ışıklarının çarptığı eşyaların doğuya doğru uzayan gölgeleri yorgun olana dinlenebileceği kuytulukları belli eder. Uzanıverse kısa bir süre için bile olsa uzanıverse o serin gölgelerin en yakınındakine ve bir süre dinlenebilse ne iyi olurdu. Ama bulunduğu ortam kendi inisiyatifine göre davranabilmesini engelleyen sınırları hevesini geceye ertelemesi gerektiğini hatırlatır.
Böylece, su kenarında bulunan toprakların parça parça suya düşüp suya gömülüşü gibi yorgunluğu da içindeki direnç noktalarını tek tek yıkarak ilerliyordu. Bu konuda öğleden sonranın 14.00 ü ile gecenin üçü aynı etkidedir. Gece üç beş nöbetine kalkanlar bu zorluğu iyi bilirler.
Belki de ihtiyacın maksimum noktası ile ihtiyaç giderilmeye başlanınca alınan hazzın ilk doruk noktası olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder