11 Şubat 2020 Salı

Edremit

Sabah işe gelmek amacıyla evden çıktığında saatine baktı.Mesaiye geç kaldığını farketti.Cep telefonundan arkadaşlarına geç geleceğini, yolda olduğunu bildirmek için mesaj çekmeye yeltendi. Büroya kendisinden önce uğrama ihtimali olan,  böylece geç  geldiğini de öğrenebilecek  bölüm sorumlusu kendisini sorduğunda iş arkadaşlarının onun adına vereceği cevabı da yazıvermişti; "soranlara selam olsun."   
Yolda her nedense diğer günlerdeki gibi etrafını gözleyerek yürümediğini, önüne bakarak dalgın dalgın yürüdüğünü  anlayınca, aklına kayınpederi geldi. 
...
O da camiden eve gelirken veya herhangibir yere giderken yanından geçenleri farketmezdi. Sadece önüne bakardı. Çevresindekilerin ne olduğuna, kim olduğuna hiç dikkat etmezdi. Onu gören ahbap ve tanıdıkları  seslenirse ve sesi de  duyarsa durup ilgilenirdi. Yoksa gideceği yere kadar başı önünde ilerlerdi.
Neden böyle oldu diye düşündü.
Evin ilk çocuğu, çocukluğu Kalemli de geçmiş. On yaşlarında Manisa'ya göçmüşler. Dedesi, Babası ve Amcası Yenicami'de bir işyeri açarak eski meslekleri olan mandracılığa devam etmişler. Uzun yıllar bahar aylarında süt  zamanı köylere gidip mandra işletmişler. Peynir yapmışlar. Şehirde halk çoğunlukla mandradan yoğurt aldığından Yenicamide lakapları yoğurtçular olarak kalmış. O ise ilkokul sonrasında hafızlık yapması için Kur'an kursuna gönderilmiş. Hafız Emin Efendi isimli  Yenicami'de talebe okutan ders veren bir Hocadan ders alırken, hocası Edremit'te zorunlu ikamete tabi tutulunca, hafızlık eğitimine devam etmek için bir arkadaşı ile Edremit'e gitmiş. Ancak mide kanaması geçirince geri dönmüş. Arkadaşı devam etmiş ve geri dönerek şehirde tanınmış ve etkili bir imam olarak emekli olmuş. O ise sağlık sebebiyle devam edememiş. Bu gelişmelerde acaba mide rahatsızlığından başka kulağındaki duyma eksikliğinin etkisi de var mıydı? 
Bu arada Yenicamideki mandrada da işler iyi gitmememeye başlamış. Dede rahmetli olunca işler sarpa sarmış. Mandra borçları çevirememeye başlamış ve iflas etmişler. Alacaklıların  bir kısım alacağı ödenememiş. Borçlar kalmış.  Kendisi askerlik sonrasında Maltada yoğurt imalathanesi açmış. Yoğurtçuluk yapmış.  O iş de yürümeyince stadyum karşısındaki küçük sanayi sitesinde bir pulluk imalatçısının bürosunda hesap kitap takibine başlamış. Ardından Safir Tekstil şirketine alım tedarik işleri için eleman aranırken bir tanıdıklarının tavsiyesi üzerine teklif gelmiş. Fabrikada çalışmaya başlamış. Sabretmiş gayret etmiş ve sonunda fabrikadan emekli olmuş.
Kronolojik sıralamada belki öncelik hataları olsa da aşağı yukarı yaşadıkları bu şekilde imiş.
İşte ömür boyunca yaşadıkları tecrübeler Ona; sadece önündeki işle ilgilenmesinin daha iyi olacağını,  fazla etliye sütlüye karışmanın sakıncalı, tehlikeli olabileceğini öğretmiş. 

Ve hâlâ değişmeden öyle sakin, kimseyi incitmeden, Allahın emri, Peygamberin sünnetine göre kendince yaşamaya devam ediyor.
...
Bunları yazdıktan sonra kendine bir ders çıkardı; " Sen miyop gözlerinle çevrene bakıyor, bilgiç bilgiç dolaşıyorsun da ne oluyor? Neyi değiştirebiliyor, neye etki edebiliyorsun ? " diyerek yazıyı sonlandırdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...