10 Aralık 2019 Salı

Sis

Sabahın ilk ışıkları net değildi bugün. Sisli havanın içine emdiği ışık, bir fotoğrafçının gölgeleri yok etmek için zaman zaman kullandığı puslu lambalardan yayılan ışığa benziyordu. Ve uzaklar yoktu. Uzaklar, sisin içinde yokolup gitmişti. Sadece yakın çevrede var olanlarla bulunanlarla meşgul olduğundan bir yönüyle sisin içindeki hayat, bir masal dünyasının basitliği sadeliği yalınlığını içeriyordu. 
Aradan uzun bir zaman geçtiği halde, hala sis devam ediyordu. Genellikle öğleye doğru  güneş yükseldiğinde ısınan hava ile sisler dağılırdı, ama bugün öyle olmadı, sis şehrin üzerindeki hakimiyetine devam ediyordu. Ancak sabaha göre nisbeten hafiflediği farkediliyordu. 
Yakın çevredeki evlerin yolların, araçların ve insanların kısaca maddi varlıkların sisin dumanları arasında silinip gitmesi, içinde bulunanlara bir rüyada olduğu hissini de veriyordu.  Böylece dünyadan soyutlandığı sadece kendi varlığıyla kendi düşünceleriyle başbaşa kaldığı bir ortam oluşuyordu.
Hava durgundu. Zaten hava durgun olmasa sis yeryüzüne bu denli yerleşip yoğunlaşamaz, kesifleşmezdi. Güneşin sis bulutları arasından belli olmaması, gecenin soğuğunun devam etmesine yol açıyordu.İnsanlar kalın giysilerine sarınmş vaziyette sisin uzak bir ucundan görünüyorlar, telaşla bir yerlere yürüyorlar, diğer uzak bir noktadan  yine hızlı adımlarla sisin içinde kaybolup /silinip gidiyorlardı. 
Durgundu herşey. Sadece yeryüzü sadece hava değil sanki gönüllerde durgunlaşmıştı. Gönüller sis kalkıncaya kadar içindekileri rölantiye almışlardı. İçine çektiği nefesin bile durgunlaştığını hissetti bir an. 10.12.2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...