24 Ekim 2019 Perşembe

Türkü

Son zamanlarda işyerinde sol yanındaki etejerde bulunan radyoda trt türkü akşam üzeri mesai bitimine kadar çalmaya başlamıştı. Memnundu bundan.
...
Çünkü çocukluğundan beri türkülerle büyümüştü. Evlerinde gaz lambaları altında geceleri geçirdikleri zamanlarda, altı pilli hislon radyoyu sabahın şafağından yatsının karanlığına kadar dinlediği olurdu. Annesinin ninnilerinden daha çok annesinin radyoda dinlediği - ve bazen de eşlik ettiği-türkülerini hatırlıyordu.
...
Sonra hayatının farklı zamanlarında fırsat bulduğunda hep radyo ile türküler ile beraber olmuştu. Spil dağının batısındaki Sivrice tepesinin alt kısımlarında bulunan Hakibaba camisinin üst ksımlarında koyun güderken de elinde küçük bir standart marka radyo bulunuyordu.
Her onbeş dakikada bir verilen Kıbrıs haberleri ile 1974 Kıbrıs harekatının heyecanı ve karartma geceleri , Hasan Mutlucan'ın türküleriyle beraber hafızasına yerleşmişti. Ve yine elinde babasının "okulu bitirince bisiklet alacağım" diyerek söz verdiği halde, "yollar tehlikeli o sebeple radyo aldım oğlum" diyerek kendisine hediye ettiği,  küçük bir deri muhafaza içinde, radyonun sapına iliştirilmiş küçük bir deri çantanın içindeki kulaklığı ile  Standart marka ilk radyosu.
Radyonun khz leri mhzleri gösteren skalasını çevirince bir yanının güneşten solduğunu, tozdan kirlendiğini farkederdi arkadaşları,   skalayı gösterek burası neden soluk? diye sorduklarında, cevabı " türküler orada çalıyor" olurdu.
...
Fırında çalıştığı zamanlarda oluşan  12 eylül 1980 i de yine türkülerle karşılamışlardı. Fırında bulunan üstü un tozlarıyla bembeyaz olan radyonun tozlarını üfürmeden kulağını çevirmişler ve içindeki ışığın yavaş yavaş yanmasını, sonra da cızırtılı bir sesin hafifçe fırını doldurmasını beklemişlerdi. Hangi yıllardan kaldığını bilmediği, maun kaplamalarının arasına un tozlarının dolduğu, parazitli sesinden dolayı her zaman kullanılmayan lambalı bir radyoydu. Isındıktan sonra radyoda yine Hasan Mutlucan'dan türkülerin okunduğunu duyunca. 12 Eylül 1980 günü saat sabah altı otuzda, " tamam yine olağanüstü bir dönemdeyiz."  diye düşündüğünü hatırladı.
...
 Radyonun bazen sesini kısıyor, bazen herkesin hoşuna gidecek bir türkü çıktığında sesini biraz açıyordu. Hatta bir kaç dakika önce radyoda hoş bir türkünün tınısını duyduğunda "Giydiği sarı ağlatma bari, akşam olanda, akşam olanda bade dolanda..." sol elini radyonun ses düğmesine doğru uzattığında, solda oturan iş arkadaşının da sağ elini ses düğmesine uzattığını farketti. Ardından çalan türkünün yüksek sesini kısmak istediğinde de aynı anda dönmüşlerdi radyoya doğru ve gülümsediler...
Demek ki müzik zevklerinin birbiriyle örtüştüğü noktalar var diye düşündü.
Sivaslı inşaat ustası Mete Kardeşi yıllar önce evinin üst katını tamir ederken "Türküz türkü çığırırız" demişti.
Kafasının sallayarak kendi kendine "doğru bir söz" diye mırıldandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...