19 Temmuz 2019 Cuma

128 Dinliyor

Sonunda işe başlayacaktı.Yaklaşık bir aydan beri süren sınav ve evrak işlemleri bitmiş Alsancak stadının biraz ilerisinde bir tarafı limana bakan bir tarafı stadı ve havagazı fabrikasını gören siyah kömür tozlarının, siyah çamurlara dönüştüğü, toz toprak içinde, bir şantiyeyi andıran Elektrik Şebeke Müdürlüğünün üst katındaki İndirici Trafolar Merkezi Amirliğine gelmişti. (İzmir şantiye olmaktan kurtulamadı, ne zaman sakin bir şehir olacak bilinmez) Deri montlu birkaç kişi ile masada oturan biraz kilolu vücut yapısına sahip  -masasındaki isimliğinde okuduğu için bildiği- Caner Bey güler yüzle karşıladılar.  
O gün işe başlayacak  başka arkadaşlar da vardı. Görev bölümü yapıldı. Fuar trafo ismi geçti onun görev yeri için ve pencereyi açıp aşağıda siyah plakalı araçların park ettiği ya da  hareket ettiği, biraz keşmekeş içindeki  kömür tozlu alana baktılar. Her iki kapısında şimşekli TEK ambleminin bulunduğu farklı büyüklük ve modelde onlarca araç arasından, gideceği yerin yakınlarından geçecek bir Anadol kamyonete seslenip "Fuar Trafoya bırakın arkadaşı" dediler. 
Ve böylece  bindokuzyüz seksenbeş yılının yirmi aralık günü Basmane'de Mürsel Paşa caddesinin Fuar tarafında bulunan  yedek parça satan küçük dükkanların arasında bir mekana getirdiler. Yeni görev yeriydi. Öncelikle gözüne çarpan, TEK İzmir İl Müdürlüğü İndirici Trafolar Merkezi. Fuar 34.5/10.5 Kv İndirici Trafo Merkezi yazılı tabelaydı. İçini bilinmezliğin hafif ürpertisi kapladı. Acaba nasıl bir yer nasıl bir iş ile karşılaşacaktı. 
Araçtan çıkınca   küçük camlı pencereleri ile dikkat çeken açık yeşil renkli  iki katlı binayı gördü. Yola bakan bahçesinde zırıldayarak titreşim duran, Nikolay Teslanın yüz yıl önce Amerika'da icad ettiği gibi iki büyük tranformatör  vardı. Trafolar gri boyalı  yüksek saç kapılarla yoldan ayrılmıştı. Sağ tarafta oto lastikçi vardı. Merkezden onu getiren görevli, lastikçinin arka duvarının kenarında bulunan küçük demir kapıdaki zilin düğmesine bastı. 
Bir iki dakika sonra, önce iki katlı binanın altındaki iç demir kapı gürültüyle açıldı. İçeriden elinde telsiz bulunan bir görevli yavaş yavaş bulundukları kapıya yöneldi. "Ne bekliyorsunuz, zaten dış kapının açık olduğunu da biliyorsunuz." diyerek kapıdaki arkadaşlarına gülümseyerek kapıyı açtı. Onu getiren görevli "Acele işimiz var. Sonra geliriz. Merkezden bu arkadaşı gönderdiler. Birkaç gün seninle berber çalışıp trafoyu öğrenecek ve burada nöbete girecek." diyerek vedalaştı.
"Hoş geldin." dedi gülümseyerek. "Adım ErhanBundan sonra beraberiz. 
İç demir kapıdan girince sol kısımda disjonktörler (=yüksek gerilim hızlı hat kesici) sanki bir mapushaneye tıkılmış mahkumlar gibi ayrı ayrı yan yana sıralanmışlardı.Ve tel örgülü kapaklarının önünde meşhur beyaz zemin üzerine siyah iki çapraz kemik ve kurukafa amblemi duruyordu. Dikkat ölüm tehlikesi. On iki tane hücre vardı ve hücrelerde 10.5 Kv yüksek gerilim enerjinin gittiği semtlere ait mahkum olmuş disjonktörler, seksiyonerler ( yüksek gerilim hat ayırıcı) sıralanmışlardı. Sonra tekrar kapıya doğru yöneldiler. 
Bu kez giriş kapısının karşısında bulunan metalden yapılmış gri boyalı dik merdivenleri tırmandılar. Yine gri boyalı küçük camlı kapısı olan, yine demir bir kapıdan içeri girdiler. Zemin tırtırlı  demirdendi. Galiba sadece dış duvarlar tuğla içerideki diğer bölümler metalden yapılmıştı. 
Küçük kapıdan girince sol tarafta işaretlerle yazılarla ampermetre voltmetre ve ikaz lambaları ve paket anahtarlarla döşenmiş bir pano gözüne çarptı. Geniş bir şema üzerine tüm bu teçhizat planlı olarak döşenmiş olup, bu uzun panoya bakan nerede sorun olduğunu, ne yapması gerektiğini kısa sürede kestirebilirdi. Dışarıdaki trafoları daha rahat görebilmek için sağ tarafta pencereye yakın konulmuş bulunan metal masada bir telefon. Bir telsiz şarj cihazı vardı. Elindeki telsizi şarj cihazına yerleştirince cihazın kırmızı ikaz ışığı, şarja başladığını belli etti...

Saat 15.00'e doğru dış kapıdaki zil çaldı. Yine merdivenlerden aşağıya indi Erhan Abisi. Gelenle konuşa konuşa merdivenleri çıktılar. Gülen yüzüyle bir görevli daha gelmişti. "Hoşgeldin Arkadaşım  ben Halil İbrahim." dedi. Seninle saat  beşe kadar beraber olacağız daha sonra mesain bitecek ben ise saat 22.30 a kadar buradayım. Zamanı gelince sen de vardiyaya nöbete gireceksin." dedi. Erhan Abisi;"Burada yapacak çok iş yok görülür uzaktan, ancak basit bir hata, hattın diğer ucunda ölüme sebebiyet verebilir. Bu nedenle önemli ve tehlikelidir. Dikkatli olmalıdır. Özellikle telsiz dinlemek, telsizden anonsla vardiya amiri bir  görev verir, talimat gelirse, önce talimatı ona tekrar etmek, sonra da işlemi yapmak. Ve yeniden yaptığına dair bilgi vermek. Bu arada yapılan iş ve işlemin saatını vardiya defterine kaydetmek. Rapora işlemek. Gece on iki, bir sıraları bir ekip gelir raporu verirsin. Yani beklemek.Puant zamanı, beş dakika arayla semtlerin fiderlerindeki amperleri ve Kosinüs listesi var, Kosinüslerini de hesaplayıp deftere kaydetmek. 34.5 Kv giriş voltajını ve amperini de takip edip deftere kaydetmek. Bir de etrafı kolaçan etmek. " diyerek   ayağa kalkarak kapıya yöneldi.
Erhan Abi mesaisi bittiği için ayrıldıktan sonra oturduğu yerden çevresini gözlemeye devam etti. Telsizden farklı ekiplerin farklı faaliyetine dair çeşitli sesler, bilgiler, talimatlar devamlı akıp gidiyordu. 
Bu arada havadan sudan sohbet ederken aniden Halil İbrahim Abi telsizi  eline aldı."Yüz yirmi sekiz dinliyor." dedi. Merkez bir yüzyirmisekiz anonsu  yeniden duyuldu teknim telsizden. Aniden harekete geçmesi bir an paniklemesine sebep olsa da belli etmemeye çalıştı. Ancak yüzü kızarmış olmalı ki; "Sakin ol, vardiya amiri Selviltepe fiderinin amperini sordu." dedi. Ve devam etti; "Bu trafonun numarası ya da kodu yüz yirmisekiz. Görev esnasında nereye gidersen git. Hatta tuvalete bile gitsen telsiz yakınında durmalı. Her an vardiya amirinden gelecek yüzyirmisekiz'i duymalısın. Sınırda nöbet bekliyen bir asker hassasiyeti kadar olmasa da, tetikte olmalısın. Konuşmaları takip etmelisin. Herşey sakin giderken birden karanlıkta kalabilir şehir ve  yeniden elektriği şehre dağıtıncaya kadar bir telaş başlar." dedi...(1.Bölüm.19.07.2019 Manisa )

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...