14 Kasım 2018 Çarşamba

Kasım Güneşi

15 Kasım sabahının ilk güneşi bölümde mesul olarak görev yapan, yakında emekli olacak personelin (*) açık alnına vurup içeriye yansımıştı. Yanına gelen karşı tarafta oturan diğer memureye hararetle birşeyler anlatıyordu. Ön tarafında dökülen saçları nedeniyle  kafasını ileri geri salladıkça başına vuran parlak güneş bir an kayboluyor, kafasını öne indirince yine ışıltılar saçmaya başlıyordu. Sohbetin harareti devam ettikçe konunun gidişatına bağlı olarak bu gidip gelmeler bir süre devam etti. Sonra içeriye giren 4/c li hademenin bir sözüne gülerek başını geri çekti.  Odanın kendine ait köşesindeki loşluğun içinde çevresini kolaçan etmeye başladı. Odanın zamanla değişen havası, ya da gündemi ile konuşmaları konudan konuya akıp gitti.

Yüksek yetkili resmi müessesenin bu kritik önemdeki bölümünde öğle  istirahatına kadar sürecek, her gün benzerleri yaşanan  gidişattı.
Sonra dönen dünyanın güneşe pozisyonu değiştiği için güneş bir an kayboldu ve önce pencere kenarlarına ardından müessesenin dış duvarlarına doğru çoğaldı gölgeler. Odanın içini bir hoş loşluk işgal etmeye başladı. 
Ancak kendilerine göre çeşitli konular bulan iki bayan misafirin de dahil olduğu derin sohbet içinde havadaki, ışıktaki değişim  bu önemli müessesenin değerli çalışanlarınca farkedilemedi bile.
O ise kafasının içini nice  zamandır meşgul eden sıkıntısını önünde çalışmak için yerleştirilen cihazın ekranına yazdığı kelimelerle paylaşarak çözümler arıyordu. Önüne çıkan çözümlere cesaret edip girişemiyordu. Bu arada bulduğu çözümü başkaları da bulup kendi sıkıntılarını çözdüklerinde ise içini yine sıkıntı dolduruyordu.

(*) -Bölüm mesulü olan personelin hassas bir yapısı vardı. Titizdi ve mükemmeliyeti arayan bir kişiliği vardı. Uzun yıllar görev yaptığı kasabasının belediyesinin sıkıntıları ile saçını başını dağıtmıştı. O kadar ki belediyeye girmeden evvel samimi olduğu belediyede görevli bazı arkadaşları o belediyede görev yaptığı ve sorumlu müdür olduğu zamanlardan sonra kendisinden çekinir olmuşlardı. Hiçbir yanlışı affetmiyordu. Bu ceza vermek anlamında değil hatalarını söyleyerek kendilerine çeki düzen vermelerini istemesindendi. Kasabanın iyiliği için, iyi olduğu bazı dostlarıyla kötü olmuştu. Ve bir ara gösterdiği gençlik fotoğrafı ile şimdiki hali siması  arasında belirgin bir fark vardı.Tanımayan aynı kişi olduğuna inanmayabilirdi. Bu böyledir. Vatandaşın sevdiği kişiler onlardan bedel istemeyen hep yediren kendisine şirin gözükenlerdir. Vatandaş kendisine sorumluluğunu hatırlatanlardan, acı gerçekleri ifade edenlerden  hoşlanmazlar. Bir gün herşey berbat olduğunda ise sadece "ellerim kırılsaydı da" diye beddua edip, hayatlarına ( yani daha rezil olarak) daha alt seviyede devam ederler. Doğru söyleyen nerede olursa olsun fazla sevilmez. )

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...