Güneş karşı dağın yamacından başını gösterip sıcaklığını yavaş yavaş ovaya yayarken o hala uyuyor olurdu. Sabah kötü rüyaları korkunç kabusları görüp sıçrayarak uyandığında, hemen annesine anlatmak isterdi ağlayarak. Annesi rüyayı sakince dinler başına okşarken güven telkin eden tatlı sözlerle o rüyaları hep olumlu, hep güzel, her zaman ümitli yorumlardı. Ve içinde korkularının yavaş yok olduğunu hisseden küçüğün gözlerinde bir parlaklık, yüzünde bir tebessüm belirirdi.Biraz önce baktığı halde bir şey hissetmediği ve duymadığı pencereden başını yeniden uzatır ve geniş ovaya derin nefesler alarak bakar ve iyice gerinirdi... Uzaklardaki hayvanların çıngırak sesleri, bir çobanın kavalının yanık sesi duyulurdu ve annesini arayan kuzu melemeleri...
Bu bloğu oluşturmaya Temmuz ayı içinde,sıcak bir öğle sonrasında başlamıştım.Aklıma ilk gelen kelimeyi yazıvermişim başlığa...
12 Aralık 2016 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Arkadaş
Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...
-
Dün Arkadaşım İsmail le öğle arasında çarşıyı dolaştıktan sonra işyerinin merdivenlerine çıkmadan önce İsmail eliyle kırmızı plakalı bir yük...
-
"Samsunda dünyanın üçüncü büyük oyuncak müzesi kuruldu. Sunay Akın ın konsept danışmanlığı yaptığı müze iki milyon TL ye mal oldu.&quo...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder