Nedense durduk yerde başını önüne eğdi ayakkabısını incelemeye başladı. Kaç yıl önce almıştı bu siyah ayakkabısını hatırlayamadı. Tapuda görevli olduğu yıllarda sürücü kursunda öğrencisi olan bir ayakkabı imalatçısı tapuya bir iş için gelmiş ve onu tanımıştı. Gülen yüzüyle "hocam burada mı görevlisin?" diyerek başlayan sohbetin bir yerinde, elinde bulunan çantasındaki ayakkabıları gösterdi. İmal ettikleri ayakkabılardan üretim fazlası olanları isteyen dostlarına maliyetine verdiğini söylemişti. Fiyatları uygun, ürünler kaliteli idi. Sohbete dahil olan birkaç kişiyle birlikte o da işte şu an giydiği ayakkabıyı almıştı. Kaç mevsim olduğunu unutsa da, kışın yağmurda çamurda kullandığından zamanla yanlarından patladığını ve tamir ettirdiğini hatırladı. Fakat yine de yağmurlu günlerde içine su sızdığını bildiğinden sadece kış mevsiminin kuru ve soğuk olan günlerinde giymeye başlamıştı.
Evden çıkarken eğer hava yağışlı ise botlarını, kuru ise genellikle şu an ayağında bulunan ayakkabısını dolaptan çıkarır, ayağına giydikten ve koruyucu sünger ile sildikten sonra, aşağıya inmek için butonuna basarak bulunduğu kata çağırdığı asansör gelince inerdi.
Eğer olağan üstü bir durum yoksa eşi kapıdan onu uğurlardı. Bazı sabahlar eşi daire kapısında uzun süre beklemekten sıkıldığından mı, içeriye soğuk girmesini önlemek için mi ya da kahvaltı sofrasında oturan çocuklarını takip etmek amacıyla mı olduğunu anlayamadığı bir telaşla "hayırlı işler güle güle der" ve özür diler gibi bir tebessümle içeriye girerdi. Belki de bir önceki akşamın herhangi bir konuda aralarında oluşan gerginliğinin sabah havasına aksetmesi miydi? Bilemezdi sadece içinden bir buruk his "mümkündür, olabilir" diyerek geçiştirirdi.
Asansöre bindiğinde içeride bulunan aynada kendini son kez denetler ve besmeleyle apartman kapısından çıkıp her gün yürüdüğü yollardan bir kez daha yürümek üzere adımlarını atmaya başlardı...
Bilgisayarın ekranına son bir kez baktı.
"Bu tekdüze yapılan eylemler de bir gün sona erecek." dedi kendine, "Beklenen ana, gün gün dakika dakika yaklaşıyoruz, öyleyse iyi değerlendirelim, sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz demiş Yunus Emre "cümlesiyle klavyede son dokunuşlarını da bugünlük tamamladı...
Bir öğretmenin en mutlu anlarındandır, eski bir öğrencisi tarafından hatırlanmak seninki birazda bereketli tarafından olmuş😌😌😌😌✋✋✋
YanıtlaSil