29 Aralık 2017 Cuma

Sümdük ya da Sündük

Çocukluk yıllarında çevresindekiler, yanlarına gelen ya da yanlarından geçen bazı insanlar için  arkalarından sündük diye bir kelime kullanırlardı. Sürekli etrafından birşeyler talep eden bu şahıslar istediklerine ulaşmak için  acındırmayı/ acındırma ajitasyonunu  ilke edinmişlerdir.
Acındırarak karşıdakini ikna eder istediğine kavuşurdu genellikle. (Bir nevi dilencilik.ama dilencilik kadar düşük de değil.) Ancak isteği yerine getiren ya da onu izleyenlerin gözünde kendisinin fotoğrafını görmüş izlemiş olsa idi, belki de vazgeçerdi kullandığı isteme yönteminden. 

Verenlerin yüzünden yansıyan nefret acıma ve tiksinti karışımı  ifade  ona zevk mi verirdi? Bir nevi mazoşistlik mi? Davranışlarıyla isteğini bildirdiği kişiyi kendisine acındırma ve böylece gayesine ulaşma davranışı.
Acaba normal yollardan çalışarak didinerek isteğine kavuşamayacağı için mi yapardı?
Acaba çocukluk yıllarında ebeveynlerinin kendisinin hiç bir isteğini normal yollarla karşılamaması / karşılayamaması sebebiyle, hep yalvar yakar olduktan sonra mı istediklerine nail olmuştu da sümdük denilen huyu edinmişti? Bir alışkanlık bir psikolojik rahatsızlığın sonucunda mı o sıfatı o davranışı yapar olmuştu?

Elinde talep ettiği eşya  ile ayrılırken, yüzünde amacına ulaşmışların memnuniyeti, hazzı belli olurdu. Suratında (Nasıl bir suratsa)) haz sonrası rahatlamanın baygınlığını hissettiren bayağı bir sırıtış oluşurdu.  

Bunları düşünürken; Haklı istekleri için dahi sümdük (ya da sündük) demesinler diye, insanların gözünün içinde bir an parlayıp sönen  ishihza dolu bir bakışla karşılaşmamak için -ve kendisinden kendisi dahi tiksinir olmak, irezil,kepaze olmak korkusu ile- istemez isteyemezdi. 

Bu sebeple hakkı olan bir nesneyi tekraren istemekten  çekinirdi. Bu, bir nebze onur, bir parça gurur azıcık kibir'in birbiriyle düşük dozlarla karışımının meydana getirdiği bir davranış tarzı. İyi bir şey. Ama bir şekilde istemeyerek de olsa oranların hassas dengesi bozulursa baskın olan ile adlandırılabilir çevresindekilerce.  Onurlu, gururlu, kibirli, 

Onurlu insanın değerlere ilkelere göre bir duruşu vardır. İnsanlara karşılıklı hoşgörü içinde alçakgönüllü ve insanca yaklaşır. Gururlu ya da kibirli denen insan ise daha sert, keskin, üstten bakan bir tavır, davranış, ifade biçimi içindedir.
Yani eziklik de üstünlük psikolojisi de; insanı yoldan çıkarıcı, insanlıktan uzaklaştırıcı istenmeyen davranışlara neden olur. 

Allah hiç kimseyi ne ruhen ne de bedenen acınacak kötü durumlara  düşürmesin.

İnsanların onuruyla yaşayabilecekleri ve kendilerini geliştirebilecekleri, ezilmeyecekleri bir dünya;     Bu uğurda mücadeleden asla vazgeçmeyecek erdemli insanların varolduğu, kamil insanların hakim olduğu/yaşadığı bir dünya temennisi ile .. 29.12.2017-17:26

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...