4 Kasım 2016 Cuma

Hayatı Gözlemek

Durgunluğu sevmeye başladım.Önceki yıllarımda sükunet beni sıkardı. Bir şeyler yapmalıydım. Hareket etmeliydim.
Yıllar geçtikçe yaşın getirdiği yıpranmalar beni daha çok televizyon karşısına bağlamaya başladı. Daha pasif durumdayım. Ne kitaplara dikkatli dikkatli bakıp dersler sonuçlar çıkarabiliyorum.Ne de anlatılanlardan ilgimi çekecek beni heyecanlandıracak bir konu buluyorum. Zaten sol kulağımda sürekli bir çınlama yanımda konuşulanlara ilgisiz kalmama sebep oluyor. 
Durgunluk. Çağlayarak akan bir su yerine sessizce akıp giden küçük bir dere benim için daha hoş, Tabiatın uzak köşelerinde sessizliği dinlemek ve sükunetle kendi dünyamın girdaplarında dolaşmak bir başka hoşnutluk sebebim. Yüksek bir yerden uzaklara ufka bakmak, dünyayı gözlemlemek sessizce, hayatın takipçisi olmak değil hayatın gözlemcisi olmak yeni vazifem.
O sessizliğin düşüncelerimde meydana getirdiği berraklık ise geçmişi yeniden taramama yol açıyor. Bu kez de yapamadıklarımın pişmanlığı, melankolisi ya da güzel yapıp başardıklarımın memnuniyeti... İşte böyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...