13 Ağustos 2013 Salı

Devam.

Ne zamandır elim bloğun sayfalarına uğramıyor. Bilmiyorum. Hatıraları düşünmek istemediğimden mi? Ramazan ayının ve yazın getirdiği rehavetten mi? Çözemedim.

Belki de yazı yazma disiplini denen alışkanlık yok bizde eskilerin çala kalem dedikleri türden karalamaları gelişigüzel yapıyoruz. Böyle düşünüp kendimi eleştirsem de moralimi bozup yazmayı (tuşlara basmayı demek daha doğru ama ne yaparsınız alışkanlık) bırakmayı düşünmüyorum.

 Az ya da çok,kendi cephemin dar ya da alçak ya da yüksek pencerelerinden İçimdekileri / bildiklerimi / hissettiklerimi / fark ettiklerimi / duyduklarımı ve gördüklerimi düzensiz de olsa dökmek istiyorum. Bir hoş kayıt kalsın bizlerden de bu yalan dünyaya bizden sonra gelecek olanlara diye düşünerek.

Dil bilgisinin eksikliği var bununda farkındayım. Yazıp da hatalarınla kendini el aleme rezil etme diye fısıldıyor mantığımın hiçbir zaman dinlemediğim bu sesi. Ama ne yazık ki hep fısıldar durur bıkmadan pes etmeden bana.

Fırın günlerimin 12 eylül kısımlarını tamamlamayı düşünüyorum. Salihli de çocukluk günlerimde yaşadıklarımı da.9-10 yaşlarındayken Kütahya da vişne toplamaya gittiğimiz 1972-1973 lü yıllardan kalan anılarımı da.

Esasında her bakış her olay bir anı. Ancak anıların gelecek kuşaklara yararlı olabilmesi için gerçeği abartısızca yansıtması gerekir diye düşünüyorum. (13 Ağustos 2013 Salı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Arkadaş

Uzun yıllardan beri tanıdığı, ne zaman rastlasa yüzünden tebessümü eksik olmayan  nazik naif bir insandı. Gençlik yıllarından beri içinde ya...