30 Eylül 2024 Pazartesi

Yol

Günlerden pazartesi. Aracının olmaması nedeniyle eşinin köyde bulunan anne babasının yanına uzun süredir gidemiyorlardı. Eşinin teyze kızının köyde birlikte kahvaltı yapma teklifi üzerine sabah hazırlanıp yola çıktılar.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Değişim

Günler birbiri ardınca geçip gidiyor. Biriktikçe hafta, biraz daha biriktikçe ay, daha da çoğalınca adı yıl oluyor. Sonra yıllar yıla eklendikçe de ömür deniyor. Geçen zamanların içine nice farklı sevinçler sıkıntılar üzüntüler mutluluklar serpiliyor. Bu serpintiler hayat hikayelerini oluşturuyor. Hikayelerini düzenleyip kaydedebilenler ise gelecek günlerde yaşayanlara ibretlerini tecrübelerini aktarabilmiş olan bahtiyarlar sınıfına dahil olabiliyor. 

Bu satırları yazma cesareti gösteren ve internet ortamında kaydeden de aynı şekilde hayatının içinde önüne çıkan  her ne ise onu o an ki şartlara göre değerlendirerek yazıya dökmeye gayret edenlerdendir. Bu çabasının sonuç vermesi ya da vermemesi de önemli değildir. Esas olan onun yazma gayret ve cesaretidir. Sonrası önemli değildir, nasıl olsa sonrasını sonrakiler düşünecektir.

Yaklaşık bir ay önce yüz on beş yıllık şehrin en eski binasında çalışmakta olduğu işyerindeki büro, şehrin bir başka semtinde yeni yapılan ek hizmet binasına nakledildi. Nakil esnasında taşınacakları hazırlamak ve gidilecek yerde eşyaları dosyaları uygun yerlere düzgün bir şekilde yerleştirmek için çok uğraştılar. Ancak ne kadar emek vermiş olsalar da aksaklıklar ve eksiklikler olmuştu. Ayrıldıkları tarihi binada kalanların ne kadar şanslı olduğunu, kendilerinin bahtsız görevliler olarak, bilinmeyen bir yerde yeniden işler ve alışkanlıklar, yeni düzenler geliştireceklerini düşünerek üzüldüler. Çünkü alışılageldik olandan rutinden ayrılmak belirsizlikler içinde bir şeyleri belirleyip düzene koymak kolay değildir. Ancak yeni yere yerleştikçe ve zaman kendi düzeni içinde akmaya başlayınca, onlar da -bu nakil işi ilk zamanlar kendisini ve arkadaşlarını üzmüş olsa da- zamanla yeniliğe temizliğe ve sükunete alıştılar.

Eski işyerinin tarihi büyük ve kasvetli ortamından yeni bir ortama geçmek nice burun kıvrıkları söylenmeler kızgınlıklar kahırlar ve beklentilerinden çok daha fazla yorgunluklarla beraber  kas kırılmaları içinde oluşmuşsa da,  yüksek ve yüksek olduğu için de zirvelerinde soğuk rüzgarların estiği, görevliler arasında bir nevi Bizans oyunları benzeri gözle görülmeyen rekabet ortamından ve bu ortamdaki  yetkililerden uzak bu yeni yerde daha samimi daha sakin bir düzen kurmaya başladıklarını da fark etmişlerdi.   

Sonra düşündü ki değişim hayatta değişmeyen tek ögedir. Çünkü her an bilmem kaç bin kilometre hızla dönen şu yalancı dünyada sabit kaldığını düşünen bile dünyanın hızı kadar değiştiğinin hareket ettiğinin bilincinde olmalıdır. 

Cahit Sıtkı Tarancı'nın otuz beş yaş şiirinin bir yerinde aynaya  karşı, "... Zamanla nasıl değişiyor insan! Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan...." dediği gibi...(23.09.2024)


19 Eylül 2024 Perşembe

Berber

16 Eylül 2024 Pazartesi günü akşamüzeri mesaiden çıkarken diş tedavisine gideceğini Müdüre söyledikten sonra yeni taşındıkları iş yerinin beşinci katında bulunan bürodan aşağıya inmek için merdivenlere yöneldi. Biraz hareket olması iyi olur düşüncesiyle asansörü kullanmak istemedi. Yavaş yavaş sakin adımlarla merdivenlerden inerek zemin kata vardığında  camlara yeni yapıştırılan kurum ismini ve amblemini inceleyerek otomatik kapıdan çıktı. Kapının tam karşısında yol kenarında sohbet eden güvenlikçi dahil birkaç kişiye selam vererek polis lojmanlarının çitlerine bağladığı bisikletine gitmek için dağ tarafına yöneldi. Bisikletinin tellere bağlı kilidini söktü. Yavaşça kaldırımdan indirdikten sonra bisikletine bindi. Pedallara bastığında bisikletin daha rahat aktığını fark edince hafta sonu eski lastikleri yeni geniş lastiklerle değiştirdiğinden bisiklete daha rahat binebiliyor olmasına sevindi...

17 Eylül sabahı kahvaltısını çabucak yaparak evden erken çıktı ve bisikletini apartmanda kilitlediği yerden aldıktan sonra saçlarını kestirmek için  devamlı gittiği bitpazarında bulunan berbere doğru aceleyle yola çıktı.

Berber, kendinden daha yaşlıca birisinin kırlaşmış saçlarını kısaltmakla uğraşıyordu. Selam verdi. kısa hal hatırdan sonra dükkanın önünde bulunan sandalyeye oturdu. Bir yandan parkı ve dükkanın karşısında bulunan kavun satıcısının parkın kenarına kaldırıma yığdığı iri sarı kavunların başındaki hareketliliği gözlemlemeye başladı. Allah bereket versin tamam tamam sözleriyle bir seyyar satıcı el arabasına seçtiği kavunları yerleştiriyordu.

Sabahın dinginliğinin hissedildiği bu sakin bölgede bir zamanlar şehrin otogarı vardı. İstanbul'dan İzmir'den Konya'dan gelen şehirlerarası otobüsler  bu bölgeye gelir, yolcu alır yolcu indirir, garajın etrafındaki tamirhanelerde bakımları yapılırdı. Bölgede bulunan yapılar o günlerin hatıralarını hala barındırıyordu. Gittiği berberin o zamandan bu yana değişmediğini tahmin ettiği mavi boyalı demir camekanlarında eski yıllardan kalan birkaç parça kirli anıyı da barındıran camlar hala mevcuttu. Eski aynaların arasına çivilenmiş kenarları kıvrık soluk duvar takvimi üzerindeki manzarayla birlikte asıldığı tarihi de gösteriyordu. Bir an  Necati Cumalı'nın "Tülü" hikayesi aklına geldi. Hikaye böyle bir bölgede dükkanlarda asılı duran eski sararmış fotoğrafları tarif ederek başlıyordu.

Bu arada berberin hızla çalışan şarjlı makinası da birkaç dakika sonra ihtiyarın saç kesim işini  bitirmişti.

Berber tıraş olana sıhhatler olsun diyerek avucuna kolonya tuttuktan sonra, ihtiyar yandaki kollardan destek alarak berber koltuğundan kalktı hesabını ödedi vedalaştı ve sakin adımlarla kapıdan çıktı. 

Buyur dedi berber Ahmet geç. Koltuğa oturur oturmaz beyaz örtüyü boynunun altından itibaren üzerine örterken bugün izinli misin dedi. Eh bir kaç saatlik izinliyim diyerek cevapladı.

Daha önceki tıraş zamanından kalan bir kaç konuda laflarken tıraş makinesi de ustanın maharetli ellerinde görevini yerine getiriyordu. Her yanını saran beyaz örtünün altında gözlemekten ve sohbetten başka yapabileceği ne vardı ki? Çay içer misin diye sordu. Yok çarpıntı yapıyor diyerek reddetti. Berber  saçın ve başın durumu ve pozisyonuna göre tıraş makinasının birini bırakıyor fişe takıyor ve çekmeceden daha farklı özellikleri olduğunu tahmin ettiği başka bir makine çıkararak kaldığı yerden işine devam ediyordu. Kesilen dökülen saçları önüne birikmeye başlamıştı. Yıllar yılı her berbere geldiğinde  kesilerek önüne dökülen saçlarını düşündü. İlk beyazlar önüne geldiğindeki tedirginliği atlatmış artık beyazlarını kabul etmişti. Hayatın aşamalarıydı, kabul etmek zorundaydı. Allah her yaş için ayrı ayrı sağlık ve esenlikler versin diye düşündü.

Berber tıraşlı başına uzaktan sağdan soldan bakarak elinde makas ve tarak  ile kestiği saçlardan geri kalanı kontrol etmeye başlayınca işin sonuna gelindiğini anladı. Son kontroller yapılıyordu. Ardından on beş yirmi santimlik bir çubuğun ucuna bağlı pamuk parçasını kolonyaya daldırdı. Kolonyalı pamuğu çakmak ile tutuşturdu ve ateşini  her iki kulağına   kısa aralıklarla hızlıca çekip uzaklaştırdı. Bir yanık kokusu etrafa yayıldı. Kulaklarındaki tüyler temizlenmişti. İşte işin püf noktalarından biri de bu diye düşündü. Ona göre, bu işi tıraş olanı incitmeden yapmak ustanın maharetini kabiliyetini gösteriyordu.

Ardından kolonya şişesini avucuna dökerek saçlarına sürerek taradı. Boynundan aşağıya doğru bağladığı beyaz bezi sükunetle topladı. Dükkanın bir köşesine sükûnetle silkeledi. Elektrikli saç kurutma makinesi ile saçını ve boynunu rüzgara tuttu. Berber   sıhhatler olsun diyerek elindeki kolonyayı avucuna doğru uzatırken, o da aynı diğer müşteri gibi koltuğundan kalkıyordu.

Cüzdanını çıkardı borcunu ödedi ve vedalaşarak dükkandan ayrıldı.  Berber yerleri süpürüp ona tekrar bakıncaya kadar bisikletine binmişti bile. Gülümseyerek yeniden vedalaştılar... 

 

8 Eylül 2024 Pazar

Kaçış

İçinde günlerdir bir türlü etkisini yitirmeden hatta artarak devam eden gerginliğinin hal ve hareketlerine olumsuz etkisini bir türlü üzerinden atamıyordu. Atamıyordu çünkü her akşam iş dönüşü eve girdiğinde açılan ilk konu  hiç değişmiyordu.  Ne dese, ne anlatsa, ne tavsiye etse, ne gösterse, ne nasihat etse değişmiyordu. Hep biteviye aynı konu açılıyor. Aynı sorular soruluyor. Aynı cevaplar veriliyordu.  Dayanabileceği sınıra kadar sabırla dinliyor. Bir süre geçtikten sonra sabrı kalmıyor ve öfkeleniyordu. Bir ara sakinleştirici şurubunu içiyor. Şurubun yarım saat içinde vücuduna tesiri başlayınca sakinlemeye başlıyor, bir süre sonra da yatağına uzanıyordu. Sonra uykunun derinliklerinde her şeyi unutuyor, teselliyi uykuda buluyordu. Bu durum nereye kadar sürecekti.   

Hayatın yaşanması gereken nice iyi ve çözülmesi gereken nice kötü yanı varken sadece bir tarafına takılı kalmak bir ruh sorununun başlangıcı mıydı? Hem de çözülmesi kendi elinde olmayan bir konuda zihnin takılı kalması ne kadar zor bir durumdu. Zihin kilitlenmişti ve açılamıyordu. Bu konuda kendisinin çözüme yönelik attığı adımın durumu daha da kötüleştirmiş olabileceğine kanaat getirdi. Belki de kendi araya girerek durumu karşılıklı olarak tevil etmeliydi, yorumlamalıydı. Ancak o direk çözümün meseleyi kolayca çözebileceğini düşünmüştü. Öyle olmadı. Ve şimdi çözüme katılmadan direk çözüm girişimin sıkıntılı sonuçlarına katlanıyordu. İnşallah  yeni hepimiz için  hayırlı bir konu ortaya çıkar ve hep beraber oraya odaklanılır.(19.09.2023)

Bekleyiş

Bekliyorduk. Babamın hastalığında iyi gelişmeler olması konusunda Kardeşlerimle beraber her an yeni bir haber bir müjde bir mutlu haber bekliyorduk. Ama her yeni gün, yeni istenmezliklerle karşılaştırıyordu bizleri. 16 Ekim akşam 19.00 sıraları evinden ambulansla Merkez Efendi Devlet Hastanesi Acil Servisine götürülen Babam, o gece yoğun bakıma alınıyor ve o günden bu yana günlük kısa aralıklarla sırayla görebiliyoruz. Doktorların ise müjdeli bir cevabı yok.

Önce  daha iyi nefes alması sağlanacağı için boğazında bir delik açıldı. Ardından daha iyi beslenebilmesi için midesine tüp konularak mama ile besleneceği söylendi. Bu amaçla bizlerden rıza metni imzalamamız istendi. İmzaladık. Razı olmayıp da ne yapabilecektik. Sağ olsun doktorlar ne gerekiyorsa eldeki imkanları ile yapıyorlardı.  

Bize de ümit ve hüzün arasında bir bekleyiş düşüyordu. Sonunda iyi haberler duymak temennisi ve tesellisi ile beklemeye devam ediyoruz. Allah zorda olan tüm insanlara kolaylıklar versin. 

Yakın zamanda eve çıkabilecek durumu geldiğinde evde bakımla ilgili gelişmeler olacak. İnşallah kardeşlerimle bu aşamayı da atlatarak babamıza daha iyi bir bakım ortamı sağlayabiliriz. Bu evde bakım hepimiz için yeni fedakarlıklara yol açacak. 

Rabbimiz Yüce Kitabında: "Şüphe yok ki her güçlükle beraber bir de kolaylık var. (Unutma) Kesinlikle her zorlukla beraber, elbette bir kolaylık (ve rahatlık) da olacaktır. Çünkü gerçekten her zorlukla beraber (iki kere)kolaylık bulunacaktır.) (İnşirah 5-6-7-9)" buyuruyor. 

Yeni fedakarlıklar, gayretler zorluklar ve müjdeler sevaplar da getirecek. Sabırla devam ettirebilmeyi ve hayırlı sonuçlara ulaşabilmeyi temenni etmek şu an için tek yapabileceğimiz. 23.11.2023

Bir beyaz örtü

Bu sabah yataktan kalktıktan sonra yatağının yanındaki pencereden dışarıya baktığında mavi gökyüzünü göremedi. Dağları göremedi. Her yanı ka...