Bilgisayarın ekranının sağ altında saat 16.11 i gösterirken, sol kulağı da çınlamaya başlamıştı. Büronun içinde üç personel kendi kendilerince bir şeyle meşguldü. Dışarda bariton sesli bir erkek personelin de katıldığı en az beş katılımlı koridor toptantılarından biri hararetle devam ediyordu. Sonra işini bitiren bürodaki bir personel de -toplantıya katılmak üzere- kapıyı açıp çıktı.
...
...
Disiplin kurallarının, iş yeri ciddiyetinin yeterli düzeyde olmadığı ortamlarda, kendini emniyette hisseden bir kısım personel, meydanı boş bulduğunda serbest, lakayt, rahat davranışlara girişirler... Bu gibi işyerleri, sorumluluk sahibi olmayan çalışanlar için aranan ideal iş yerleridir. Ancak görülen rahatlık yavaş yavaş başka sorunlara yol açmaya başlar. Amacından uzaklaşan-sapan personel, iş ile değil birbiriyle uğraşmaya başlar. İşini ciddi olarak yapan / yapmak isteyen personelin iş motivasyonunu da etkilerler. Özellikle çalışkan personel odak noktadır. Onu da dejenere etmek için maddi ve manevi bir çok hayırsız eylemde bulunurlar.
İşyerindeki verim düşüklüğünün alarmlarını duymayan, huzursuzluğun farkına varamayan idareciler ise, bazen yanlış bilgilendirmelerle, gerçekten çalışanların aleyhine yanlış sonuçlara ve kararlara varırlarsa, sonuç; yapılan üretimin veya hizmetin gerilemesine, alıcıların / müşterilerin kaybedilmesine yol açar.
Bu durum; biraz da horozsuz kümeslerdeki tavukların haline benzer. Tavuklar kümese yeni gelen tavuğu-zayıfı didikleyip tüysüz teleksiz bırakırlar. Yumurta üretimi düşer, üretilen yumurtalar ayak altnda kırılır, Kümes sahibi olayın farkına varıp da çare bulursa, düzelmeye başlar.
Ne zaman ki bir horoz gelir iş değişir. Tanrı vergisi bir özelliğe sahip olan horoz, genlerinden gelen bir dürtüyle "horozluk" yapar ve kümes " kümes" olarak işlevini yerine getirmeye başlar....
Herhangi bir müessesedeki yüksek yönetici hiç bir deneyime sahip değilse bile tabiat kanunlarını gözlemleyerek, sadece horoz ve tavuk örneğinden dahi kendine ibret çıkararak, bir kısım iş yeri sorunlarına, düzensizliklerine, kaoslara çözümler bulabilir. Çalışma yaşamını da bu örnekteki gibi düşünerek düzeltme imkanı bulunabilir.
İş yönetimi üzerine nice bilimsel araştırmalar incelemeler, raporlar yazılmıştır, daha da yazılacaktır. Yazılması da gereklidir. Ancak sonuçta insan denen varlığın yaratılıştan gelen özelliklerini gözardı etmeden en uygun dengeyi (optimum noktayı) bularak tatlı sert, ciddiyetin ön planda olduğu samimi, insancıl bir denge kurmak en idealidir.
Bu denge ile denetimin hassas bir karışımını ilaç olarak tavsiye edebilirim.
* Şahsımca insan denen varlığın yaratılıştan gelen özelliklerinin araştırılması sonucu ortaya çıkan bilgilerin ışığında, mutlu , madden ve manen doyumlu iş görenlerce, iş yeri veriminin arttırılması için geliştirilen yöntemler olarak da düşünebiliriz.
** Bir başka olumsuz bakış açısı; Acaba kapital sahipleri insanı üzmeden sermayeyi nasıl daha verimli kullanabilirizi mi araştırtıyorlar. (Kârlılık) Ama sonuçta kaynaklar dünyaya ait.
İşyerindeki verim düşüklüğünün alarmlarını duymayan, huzursuzluğun farkına varamayan idareciler ise, bazen yanlış bilgilendirmelerle, gerçekten çalışanların aleyhine yanlış sonuçlara ve kararlara varırlarsa, sonuç; yapılan üretimin veya hizmetin gerilemesine, alıcıların / müşterilerin kaybedilmesine yol açar.
Bu durum; biraz da horozsuz kümeslerdeki tavukların haline benzer. Tavuklar kümese yeni gelen tavuğu-zayıfı didikleyip tüysüz teleksiz bırakırlar. Yumurta üretimi düşer, üretilen yumurtalar ayak altnda kırılır, Kümes sahibi olayın farkına varıp da çare bulursa, düzelmeye başlar.
Ne zaman ki bir horoz gelir iş değişir. Tanrı vergisi bir özelliğe sahip olan horoz, genlerinden gelen bir dürtüyle "horozluk" yapar ve kümes " kümes" olarak işlevini yerine getirmeye başlar....
Herhangi bir müessesedeki yüksek yönetici hiç bir deneyime sahip değilse bile tabiat kanunlarını gözlemleyerek, sadece horoz ve tavuk örneğinden dahi kendine ibret çıkararak, bir kısım iş yeri sorunlarına, düzensizliklerine, kaoslara çözümler bulabilir. Çalışma yaşamını da bu örnekteki gibi düşünerek düzeltme imkanı bulunabilir.
İş yönetimi üzerine nice bilimsel araştırmalar incelemeler, raporlar yazılmıştır, daha da yazılacaktır. Yazılması da gereklidir. Ancak sonuçta insan denen varlığın yaratılıştan gelen özelliklerini gözardı etmeden en uygun dengeyi (optimum noktayı) bularak tatlı sert, ciddiyetin ön planda olduğu samimi, insancıl bir denge kurmak en idealidir.
Bu denge ile denetimin hassas bir karışımını ilaç olarak tavsiye edebilirim.
* Şahsımca insan denen varlığın yaratılıştan gelen özelliklerinin araştırılması sonucu ortaya çıkan bilgilerin ışığında, mutlu , madden ve manen doyumlu iş görenlerce, iş yeri veriminin arttırılması için geliştirilen yöntemler olarak da düşünebiliriz.
** Bir başka olumsuz bakış açısı; Acaba kapital sahipleri insanı üzmeden sermayeyi nasıl daha verimli kullanabilirizi mi araştırtıyorlar. (Kârlılık) Ama sonuçta kaynaklar dünyaya ait.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder