15 Nisan 2025 Salı

Bir beyaz örtü

Bu sabah yataktan kalktıktan sonra yatağının yanındaki pencereden dışarıya baktığında mavi gökyüzünü göremedi. Dağları göremedi. Her yanı kaplayan bir beyaz örtü, sabah uyandığında bakmaya doyamadığı şehrin güneyindeki yalçın dağları perdelemişti. 

Demek ki dedi kendi kendine her zaman her güzelliği yaşayamazsın. Anı değerlendirmeli, yaşarken gördüklerini farketmeli, bir daha görememe ihtimaline karşı o anı kamilen yaşamalı dedi. 

Belki mavi gökyüzü başka bir gün çok daha güzel görünecek ama görebilecek misin, ömrün yetecek mi?

İklim koşulları nedeniyle zaman zaman dünyayı bazen beyaz bazen de kapkara  örtüler kaplayabilir. Bu normaldir. İnsan denen mahlukatın da kendisine biçilen ömür denen zaman içinde imtihanını tamamlamak için yaşarken başına türlü türlü haller gelebilir. Bu haller içinde ruh ve bedeninde meydana gelen değişiklikler de gönül iklimine, halet-i ruhiyesine tesir ederek ince bir tül gibi ya da kalın bir kara perde gibi etki alanını kaplayabilir. Huzuru bulmak için insan gönlünün şen olması bu perdelerin çoğunlukla açık olması elzemdir. İnsan hayatın zorlukları karşısında kapanan gönül perdelerini aralamanın açık tutmanın yol ve yöntemlerini bulabilmelidir. Eğer bulamazsa - ve güçlü bir ruh yapısına da sahip değilse- hayatını daha da zorlaştıracaktır. Bu noktada dostlarının desteği önem kazanır.

Gönül perdelerimizi her daim açık eyle Allahım. Etrafımızda gönül perdelerimizi açık tutmamıza yardım edecek sağlam dostlar ihsan eyle.15.04.2025

Yukarıda yazdıkları şu an kendi için gerçekleşemese de alt komşusu Ahmet Abi için gerçekleşti. O artık bir daha yaşadığı şehrin güneyindeki dağları kaplayan bir beyaz örtüyü, dağın eteklerindeki Tarzan'ın diktiği çamları göremeyecek. Merkez Efendi Devlet Hastanesinde kalbinin daha iyi çalışması için yattığı ameliyat masasından ameliyat sonrasında sedyeyle yoğun bakma kadar gelebilse de, yoğun bakımdan çıkıp da eve doğru gelemedi. Oturduğu yerde tüm katlarda genel bir hüzün her köşeye sinmişti. Eşi ve yakınları okuyorlar, helva karıyorlar,  sürekli Rahmetli Ahmet Abinin eşi ve kızlarının yanına  gidip geliyorlar. 

Ahmet Abiyi defnettikleri kırtık mezarlığındaki kabrinin çevresindeki çam dalları arasından şehrin güneyindeki dağlar ara ara görülüyordu.

Ahmet Abinin vefatı nedeniyle bu satırları eklemişti. Ancak kendisi için ardından aklına gelenleri yazacak olacak mıydı?

14 Nisan 2025 Pazartesi

Hayal

 Dönüp durduğu yatağından dönmekten sıkılarak  gecenin bir vakti  kalktı. Kalkmadan önce uykuya dalabilmesine yararı olur düşüncesiyle Gediz çayının kenarında elinde bir olta ile balık avladığını, oltasına takılacak balığı beklediğini hayal ediyordu. Su çamur rengi bir duru bulanıklık içinde sessizce akıyordu. Güneş zevali aşmış, saatler öğleden sonraya ait sıcak zamanları gösteriyordu. Oltanın kargısını kenardaki nemli kumlara batırmış suyu seyrediyordu. Su biraz aşağıda önce köprünün gölgesine ardından altına ulaşarak batıya, Menemen boğazına doğru yoluna devam ediyordu. Su, ona yük olmadığı belli olan dal parçalarını da üzerine bindirmiş hızla  götürüyordu. Bu dallardan Murat dağlarından beri taşıdığı sürüklediği şu kuru meşe dalını vefasızca bırakıp akmaya devam edecekti. Bunu ne dal ne nehrin duru çamurlu suyu ne de hayal eden biliyordu. İstese niyet etse suyun üzerinde suyla beraber sürüklenen dalı da bir yerlerde durdurabilirdi. Hayal onun hayaliydi. Tamam dedi. Muradiye kasabası kuzeyindeki köprüden geçerken Kayıkçıgillerin bağlarının kenarına bıraktırayım. Dal Halit Abi onu görürse alıp yaksın diye Yuntdağına giden yol üzerindeki köprüyü geçtikten sonra sol tarafa. Muradiye tarafına bırakayım da bu mesele kapansın. Dedi kendince... Bu yaz günü zaten çayın suyu da iyice azalmıştı belki de daha oraya varamadan Karacaahmet türbesine yakın bir yerde de kalabilir, kenara suya eğilmiş söğüt dallarına da takılabilir...Yeniden  hayalen nehrin Manisa Akhisar yolunu kestiği yere eski demir köprü yerine yapılan yeni beton köprünün doğusunda bıraktığı oltanın yanına döndü. Öğlen güneşinin yakmadığını kıyılarda bir hayli uzamış söğüt gölgelerinin güneşe karşı ona siper oldukları anladı. Olta sessizce akan suyun içinde, akıntı yönüne doğru gerilmişti. Ama bu oltaya takılan balığın asılması gibi bir gerginlik değildi. Nehir akıntısının etkisiydi. Sağ tarafına baktığında  uzaktaki köprüden gelip geçen araçların cinsine modeline göre çıkardıkları kulağına kadar gelebilen gürültülerini dinledi. Araçların gürültüsü çok olsaydı suyun şıpırtısını duyamazdı. Sudan gelen şıpırtının sebebi söğüt dallarının sudaki hareketleriydi. Bazen su içmeye gelen kuşların suya inerken ya da suyunu içip kalkarken kanat çırpmalarının pır pır eden kanat seslerini de duyuyordu. Ama ortama hakim olan sessizlikti... Sanki uzaktaki köprüden araçlar sık geçmemeye başlamıştı... Acaba her hangi bir sebepten yol kapanmış mıydı. Bazen trafik kazası bazen bakım onarım sebebiyle trafik kesilebiliyordu. Acil iş olan şoförlerin alternatif yollarını düşündü. Acaba Muradiye köprüsü mü olurdu. Muradiye'den sonra ilerden yol Osmancalı Üçpınar sapağına geldiğinde Üçpınara dönecek kıvrıla kıvrıla bir kaç köy geçecek Tilki köyden sonra sağa sapıp Saruhanlı yoluna yeniden çıkabilecek. Bu yol bir hayli uzundu. Belki de kapalı yol kısa sürede açılabilirdi. Beklemek daha uygun olabilirdi...  

Gediz nehrini, geçtiği güzergahları,  suladığı yöreleri düşündü. Bir de ata yurdu Gediz'i düşündü. Adını Gediz ilçesinden alan nehir, sularını da almış ismini de almış ama ne vermişti memleketine diye düşündü. Bir de akıp döküldüğü yerlerde  hemşehrilerine ırgatlık yapabilmeleri için iş imkanı sunmuştu. O da ovaya inersen, suyu takip edersen. Dedelerim ve babalarım öyle yapmışlar. Dedem Salihli ye kadar, Babam Manisa'ya kadar gelmiş. Biz ise sonraki kuşak  Manisa'ya çakılmışız..  Her neyse...

...

On beş Nisanın ilk saatleri, beşi on geçiyordu. Hayallerini yazsa da hâlâ uykusu gelmemişti. Üç saat sonra işe gidecekti.Bu gün işinde verimli olabilecek miydi? Dikkat ederim...dedi.

Bir beyaz örtü

Bu sabah yataktan kalktıktan sonra yatağının yanındaki pencereden dışarıya baktığında mavi gökyüzünü göremedi. Dağları göremedi. Her yanı ka...