13 Nisan 2015 Pazartesi

Bugün Efkârlıyım

Bugün üzerimde dün akşamki olayların yorgunluğu var.İçimde bir çöküntü, bir savaşı kaybetme hissi, bir moral bozukluğu duygusu var. Hiçbirşeye dokunmamak. Birşeylerle uğraşmamak,vazgeçmek herşeyden. Soğuk bir kış günü büzüşmüş köpekler gibi bir köşede sinmek...
Susmak ve sessizlik içinde, dalıp,uzak yerlerin hayallerine takılmak... Göğsümün üstünde kavrulup soğumuş bir hüzün külü içimde çıkmıyor. Nasıl dökebilirim hüzün külünü bilmiyorum. Bilmiyorum.Sadece hayatın hızını yavaşlatıp çekilmek istiyorum hayatın tüm alanlarından...

Çekilmek,kaçmak,vazgeçmek,boşvermek... Hayatın içinde yetiştirdiklerinin sallanıp.yıkılıvermesi, bir zelzele bir boran,bir fırtına... Engellemek için gayretlerinin yetersiz kalması...
Çaresizlik ... Öfke selini durduramamak, seli yönlendirememek ve vazgeçip selin girdabına bırakıvermek...
Hayatım dün akşamdan bu yana bir başka hızda akmaya başladı sanki...
Vazgeçmişliğin kayıtsızlığı dinginliği içindeyim. Belki günler geçtikçe değişir...

Şehrin havası da düne kadar bir haftadır yağmurluydu.Bu sabah kalktığımda soğuk vardı.Soğuk ve yüksek gri bulutlu bir gökyüzüyle karşılaştım.Ceketimin altına kazağımı giydim.Otomobile bindim.Yavaş yavaş işyerine ulaştım.Bir işgününe daha başladık.
Acaba havanın kasveti ile gönlümün kasveti arasında bir paralellik var mı dır?

Vardır.

Berrak güneşli sıcak günlerde daha neşeli oluyor insan...

Bir beyaz örtü

Bu sabah yataktan kalktıktan sonra yatağının yanındaki pencereden dışarıya baktığında mavi gökyüzünü göremedi. Dağları göremedi. Her yanı ka...